İflasın Açılmasından Önce Yatırılan Tehir-i İcra Teminatının Hukuki Konumu
İcra ve iflas hukukunda uyuşmazlıkların önemli bir bölümü, borçlunun iflası ile birlikte daha önce başlatılmış icra takiplerinin ve bu takipler kapsamında tesis edilmiş güvencelerin akıbeti etrafında yoğunlaşmaktadır. Özellikle “tehir-i icra” kararı uyarınca icra veznesine yatırılan nakit para veya banka teminat mektubunun, borçlunun sonradan iflasa tabi olması hâlinde nasıl değerlendirileceği meselesi, uygulamada hem icra daireleri hem de mahkemeler bakımından tartışmalı bir alan oluşturmaktadır.
İflasın Açılmasından Önce Yatırılan Tehir-i İcra Teminatının İflas Masası Karşısındaki Hukuki Konumu
İcra ve iflas hukukunda uyuşmazlıkların önemli bir bölümü, borçlunun iflası ile birlikte daha önce başlatılmış icra takiplerinin ve bu takipler kapsamında tesis edilmiş güvencelerin akıbeti etrafında yoğunlaşmaktadır. Özellikle “tehir-i icra” kararı uyarınca icra veznesine yatırılan nakit para veya banka teminat mektubunun, borçlunun sonradan iflasa tabi olması hâlinde nasıl değerlendirileceği meselesi, uygulamada hem icra daireleri hem de mahkemeler bakımından tartışmalı bir alan oluşturmaktadır.
Uygulamadaki Tartışmalı Yaklaşım
Uygulamada icra daireleri, borçlu hakkında iflas kararı verilmesi üzerine, icra veznesinde bulunan teminatın iflas masasına devredilmesi gerektiği yönünde kararlar verebilmektedir. Bu kararların dayanağı olarak çoğunlukla İcra ve İflas Kanunu’nun 184. maddesinde yer alan “iflas masası” tanımı gösterilmekte; iflasın açılmasıyla birlikte borçluya ait olduğu kabul edilen tüm malvarlığı değerlerinin masa kapsamına girdiği kabul edilmektedir.
Önemli Uyarı
Bu yaklaşım, kanunun iflas masasını düzenleyen hükümlerinin bütüncül yapısı dikkate alındığında, eksik ve tek yönlü bir değerlendirmeye dayanmaktadır.
Kanuni Düzenlemeler ve İstisnalar
İİK Madde 185
Üzerinde rehin bulunan mallar iflas masasına girmekle birlikte, bu malların satılması hâlinde elde edilecek bedelden öncelikle rehinli alacaklıların tatmin edilmesi gerekir. Bu düzenleme, iflas hukukunda alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesinin mutlak olmadığını; rehinli alacaklılar bakımından kanun koyucu tarafından açık bir rüçhan rejimi öngörüldüğünü göstermektedir.
İflas masasına girme olgusu, rehin hakkını ortadan kaldıran veya zayıflatan bir sonuç doğurmaz.
İİK Madde 186
İhtiyaten veya icraen haczedilen malların iflas karşısındaki durumunu düzenlerken, paraya çevrilmiş mallar ve para bakımından özel bir ayrım getirmiştir. Hükümde açıkça, “haczedilen şey para ise, bu paranın iflas masasına girmeyeceği” belirtilmiştir.
Para üzerindeki haciz veya benzeri bir tasarruf, iflasın açılmasıyla birlikte kendiliğinden anlamsız hâle gelmemektedir.
Teminatın Hukuki Niteliği
Fonksiyonel Güvence
Tehir-i icra kapsamında icra veznesine yatırılan teminatın hukuki niteliği bu noktada önem kazanmaktadır. Bu teminat, borçlunun serbestçe tasarruf edebileceği bir malvarlığı unsuru değildir. Aksine, belirli bir icra takibine ve belirli bir alacağa özgülenmiş; alacaklının muhtemel zararlarını güvence altına almak amacıyla tesis edilmiş bir güvencedir. Bu yönüyle teminat, fonksiyonel olarak alacaklı lehine kurulmuş bir rehin veya rehin benzeri güvence niteliği taşımaktadır.
Yanlış Uygulama Riski
İcra daireleri tarafından verilen bazı kararlarda, teminatın bu fonksiyonel niteliği tartışılmadan, yalnızca iflasın açılmış olması olgusuna dayanılarak masa kapsamına alınması gerektiği sonucuna varıldığı görülmektedir. Oysa teminatın hukuki mahiyeti değerlendirilmeden yapılan bu tür bir yaklaşım, İİK m. 185’te düzenlenen rüçhan hakkını ve İİK m. 186’daki para istisnasını işlevsiz hâle getirmektedir.
Yargısal Denetim ve İçtihat
Bu tür icra dairesi kararlarının şikâyet yoluyla icra mahkemesi önüne taşınması hâlinde, uyuşmazlığın mahiyeti daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. İcra mahkemesinin önünde duran mesele, yalnızca teminatın iflas masasının fiziki kapsamına girip girmediği değildir. Asıl tartışma, bu teminat üzerinde alacaklı lehine iflastan önce doğmuş bir öncelik hakkının bulunup bulunmadığı noktasında yoğunlaşmaktadır.
Bu değerlendirme, teminatın yatırıldığı tarih, teminatın hangi amaçla ve hangi hukuki ilişki çerçevesinde tesis edildiği gibi unsurlar dikkate alınarak yapılmak durumundadır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi
27.12.2012, 2012/5420 E., 2012/7709 K.
"İflastan önce haczedilmiş ve paraya çevrilmiş malların bedelinin iflas masasına girmeyeceği ve haciz koyduran alacaklılara ödenmesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir."
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi
2014/5583 E., 2014/7713 K.
"Teminat mektuplarının iadesi veya paraya çevrilmesine ilişkin uyuşmazlıklarda da, kararların gerekçeli olması ve teminatın hukuki sebebinin açıkça tartışılması gerektiği vurgulanmaktadır."
İçtihat Çizgisi
Bu içtihat çizgisi dikkate alındığında, iflasın açılmasından önce icra veznesine yatırılmış bir tehir-i icra teminatının, doğrudan iflas masasına devredilmesi yönündeki uygulamaların, kanunun öngördüğü rüçhan ve öncelik rejimiyle bağdaşmadığı görülmektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Teminatın Hukuki Akıbeti
Sonuç itibarıyla, tehir-i icra teminatının iflas sürecindeki akıbeti değerlendirilirken, iflas masasının kapsamına ilişkin genel tanımla yetinilmemesi; teminatın hukuki niteliği, fonksiyonu ve alacaklı lehine doğurduğu öncelik hakkının birlikte ele alınması gerekmektedir.
Önemli Uyarı
Aksi yöndeki değerlendirmeler, iflas hukukunun kendi iç dengesiyle ve yerleşik yargı içtihatlarıyla uyumlu bir sonuç üretmemektedir.
Teminatın Korunması
Teminatın iflas tarihinden önce yatırılmış olması, alacaklı lehine hukuken korunan bir durumun doğmasına yol açmakta; bu durumun iflas yoluyla geriye dönük olarak ortadan kaldırılması mümkün olmamaktadır.
Hukuki Sorularınız İçin Uzman Desteği
Hukuki süreçler karmaşık ve kafa karıştırıcı olabilir. Hak kayıpları yaşamadan, en doğru stratejiyi belirlemek için uzman avukatlarımızla görüşün.
Hukuki Destek Alın