HMK 166'nın Teknik Hükümleri ve Uygulama Şartları
HMK 166'nın teknik hükümleri ve uygulama şartları hakkında detaylı bilgi ve danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Hukuki süreçlerinizde size yol gösteriyoruz.
HMK 166 Nedir — Davaların Birleştirilmesi Kurumunun Amacı ve Kapsamı
HMK 166, davaların birleştirilmesi mekanizmasını düzenleyerek; aynı veya benzer hukuki sebeplere dayanan, taraf veya konu açısından özdeş veya büyük ölçüde örtüşen, aralarında “bağlantı” bulunan davaların tek bir dosya altında görülmesine imkân tanımaktadır. Bu düzenleme ile yargılamada usul ve yargı ekonomisi sağlanması, delillerin bütün hâliyle değerlendirilmesi, çelişkili kararlar riskinin azaltılması ve taraf ile mahkeme bakımından yükün hafifletilmesi amaçlanmıştır.
HMK 166’nın Teknik Hükümleri ve Uygulama Şartları
HMK 166/1’e göre, aynı yargı çevresinde yer alan; aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar arasında — aralarında bağlantı varsa — davanın her aşamasında, mahkemeden ya taraf talebiyle ya da re’sen birleştirme kararı verilebilir.
Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkeme tarafından verilir.
HMK 166/4’de “bağlantı” için kabul edilen ölçütler şunlardır:
- Davaların “aynı veya birbirine benzer sebeplerden” doğması;
- Bir davada verilecek hükmün diğer davayı doğrudan veya dolaylı olarak etkileyecek nitelikte olması.
Ayrıca, HMK 166/5 kapsamında; istinaf (temyiz öncesi) aşamasında ayrı dairelerdeki davalar bile birleştirilebilir; bu durumda istinaf incelemesi, asıl uyuşmazlığa bakma görevli dairede yapılır.
Toparlarsak: birleştirme için — mahkeme düzeyi/sıfat eşitliği, aynı yargı çevresi (veya özel koşullarda farklı çevreler), davalar arasında hukuki/fakti bağlantı — aranan temel unsurlardır.
Neden Birleşme? — Usul ve Yargı Ekonomisi, Delillerin Birleştirilmesi, Çelişkili Karar Riski
HMK 166’nın gerekçesinde de vurgulandığı üzere, davaların aynı veya benzer sebeplerden doğması ya da bir davada verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte olması hâlinde birleştirme, usul ekonomisi açısından değerlidir.
Özellikle;
- Aynı olay veya aynı hak ilişkisinden doğmuş birden çok dava varsa, delillerin – tanık beyanlarının – her davada ayrı ayrı toplanması hem masraf hem zaman kaybı yaratır. Birleştirme ile deliller tek dosyada, tek delil paketiyle değerlendirilir.
- Benzer iddia-dayanaklı davalarda, mahkemeler arasında çelişkili karar verilmesi riski ortadan kalkar. Bu, taraflar açısından hukukî belirliliği, adil sonuç alma beklentisini artırır.
- Yargı makamlarının iş yükü azalır; dava takip prosedürleri sadeleşir; mükerrer işlemler önlenir.
Bu bağlamda; bir alacak davası ile aynı borç ilişkisinden doğan menfi tespit istemli dava ya da tazminat davası gibi bağlantılı davalarda HMK 166’ye dayanarak birleştirme talebi, hem hukukî hem stratejik açıdan güçlü bir tercihtir.
2025 Güncellemesi: Yeni Dönem — “Bağlayıcılık” Hükmünün İptali ve Sonuçları
2025 yazında, Anayasa Mahkemesi (AYM) 166/1 fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “birleştirme kararı, diğer mahkemeyi bağlar” ifadesini, “kanuni hâkim güvencesi” ve “hak arama özgürlüğü” ilkelerine aykırı bularak iptal etti.
Bu kararın etkisi şöyle:
- Birleştirme kararı hâlâ ikinci davanın açıldığı mahkemece verilebilir — bu yön 166/1’in ilk cümlesiyle yürür. Ancak bu karar, eskisi gibi ilk davanın görüldüğü mahkemeyi otomatik bağlayan mutlak bir hüküm olmayacaktır. AYM’ye göre, böyle bir bağlayıcılık, hâkim seçimini -- yani “kanuni hâkim güvencesini” -- fiilen ortadan kaldırabilir.
Sonuç: Birleştirme hâlâ mümkün; fakat “otomatik devrediş” / “zorunlu bağlayıcılık” artık yok — mahkemelerin takdir yetkisi daha öne çıkıyor.
Bu geçiş, uygulamada hem esneklik sağlıyor hem de potansiyel belirsizlikleri beraberinde getiriyor: Hangi somut unsurların “bağlantı” oluşturacağı, mahkemenin nasıl değerlendirme yapacağı, delil ve usul ekonomisi argümanlarının ne kadar ikna edici sayılacağı — hepsi dikkatle ortaya konmalı.
HMK 166’nin Güncel Yorumu: Ne Zaman / Hangi Durumlarda Birleştirme Talep Edilmeli?
Bugünkü rejim çerçevesinde, aşağıdaki hâllerde HMK 166’ye dayalı birleşme talebi özel bir stratejik avantaj sunabilir:
- Davalar taraf/konu/istek yönünden aynı ya da büyük ölçüde örtüşüyorsa — örneğin aynı alacak ilişkisi, menfi tespit, tazminat, aynı sözleşme ya da hak ilişkisinden doğan mukablyet davaları.
- İddia-dayanak ve deliller büyük ölçüde örtüşüyor; delillerin ortak değerlendirilmesi adil ve ekonomik ise.
- Birden fazla dosyada süreç yönetmek hem taraf hem avukat için yük yaratıyorsa; yargılamanın gecikmesi, çelişkili karar riski, masraf ve zaman kaybı göz önünde bulundurulduğunda.
- Özellikle gayrimenkul/alacak/arsa-payı/kontrat gibi karmaşık hukuki ilişkilerde — delil yoğun davalarda — yargı ekonomisi ve adil karar için birleştirme mantıklı.
Ancak, mahkeme takdiri unutulmamalı: Birleştirme talebi her zaman kabul edilmeyebilir. Özellikle AYM’nin iptal kararından sonra, mahkemelerin “bağlayıcılık” yerine “değerlendirme önerisi” niteliği gören birleştirme kararlarına daha temkinli yaklaşması beklenir.
Hukuki Sorularınız İçin Uzman Desteği
Hukuki süreçler karmaşık ve kafa karıştırıcı olabilir. Hak kayıpları yaşamadan, en doğru stratejiyi belirlemek için uzman avukatlarımızla görüşün.
Hukuki Destek Alın