Limited Şirketlerde Ortak Sayısının Sınırlandırlması

Limited Şirketlerde Ortak Sayısının Sınırlandırlması

I. GENEL OLARAK

Limited şirket1 , TTK’nın 573-644 maddeleri arasında düzenlenmiş olan bir ticaret şirketidir2 . TTK m. 573/I’e göre, “limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur”. Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlü- dürler. Limited şirketler, sınırlı sorumluluk esasından dolayı anonim şirkete benzerken, yönetim ve işleyişi bakımından kollektif şirkete daha yakındır3 . Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir (TTK m. 573/III). Ancak buradan hareketle limited şirketin her konuda faaliyette bulunabileceği sonucuna varmamak gerekir. Gerçekten, Bankacılık Kanunu ve Sigortacılık Kanunu gibi çeşitli kanunlarda, sadece anonim şirketlerce yapılabileceği kabul edilen birçok faaliyet alanı vardır. Örneğin, bankacılık, sigortacılık4 , finansal kiralama, yatırım ortaklığı, aracı kurum ve döviz bürosu işletmeciliği gibi işler limited şirketlerin yapamayacağı işlerdendir. Kanununun sistematiğine göre limited şirket, bir sermaye şirketidir. Dolayısıyla, borçlarından şirket tüzel kişiliği sorumludur. Ortaklar ise, şirkete karşı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olarak sorumluluk taşırlar. Ortakların şirket alacaklılarına karşı, kural olarak, kişisel sorumlulukları yoktur5 . Alacaklılar için tek güvence, şirketin malvarlığıdır. Limited şirkete ortaklar tarafından konulan sermaye için, anonim şirkette olduğu gibi, hamiline yazılı hisse senedi çıkarılamaz. Bu tür senetler, payların kolayca devrine hizmet eden ve çok ortaklı şirketlere (anonim şirket ile sermayesi paylara bö- lünmüş komandit şirkete) özgü bir kıymetli evraktır. Limited şirkette ise, ortak sayısı azdır, payın devri de diğer ortakların iznine bağlıdır. Bu nedenle, limited şirketlerin hamiline yazılı hisse senedi çıkarmasına izin verilmemiştir. Ancak yeni TTK m. 593/ II uyarınca, limited şirkette esas sermaye payının ispat aracı olan bir senede veya nama yazılı senede bağlanması mümkündür. Payı temsilen çıkarılan bu senetler, anonim şirketlerdeki pay senetlerinin özelliğine sahip değildir; öyle ki senet çıkarılmış olsa bile payın devri, şirketin iznine bağlıdır6 . Limited şirket, anonim şirkete oranla düşük sermaye ile kurulan, ortaklarına taahhüt ettiği sermaye ölçüsünde sorumluluk getiren, buna karşılık anonim şirketlere oranla daha basit bir yönetim biçimine sahip olan ticaret şirketidir. Uygulamada daha çok küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik olarak limited şirket kurulmaktadır. Sermaye şirketi olmasına rağmen ortaklar arasındaki karşılıklı gü- vene dayalı olarak işleyen limited şirketler, ülkemizde en yaygın olan şirket türünü oluşturmaktadır7 . Bunun başlıca sebepleri, limited şirketin anonim şirketlere nazaran az sermaye gerektirmesi, basit yö- netim şekline sahip olması, kişisel unsurları koruması ve şirket borçlarından dolayı kendi malvarlığı ile sorumluluk taşımasıdır.

II. LİMİTED ŞİRKETLERİN GELİŞİMİ

Limited şirketler, ticarî hayatımıza ilk kez 1926 tarihli Ticaret Kanunu ile girmiştir. Hemen belirtelim ki, limited şirket, diğer ticaret şirketleri gibi uygulamanın ihtiyaçlarından doğup kendiliğinden gelişen bir şirket tipi değildir. İlk olarak, Almanya’da 1892 yılında çıkarılan bir kanunla8 sömürgelerle yapılan ticareti kolaylaştırmak amacıyla yeni bir şirket türü olarak ihdas edilmiştir. Buna göre, limited şirket, anonim şirkete oranla basit bir şekilde kurulup yönetilebilen ve ortaklara sınırlı sorumluluk getiren bir sermaye şirketi olarak tasarlanmış, dış ticaretin yanı sıra küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından iç ticarette de rağbet görerek ülke ekonomisinde önemli bir yere sahip olmuştur. Almanya’da ortaya çıkan bu yeni şirket tipi, kısa bir süre içinde diğer ülkeler tarafından benimsenmiştir. Gerçekten, Almanya’yı Portekiz (1901), Avusturya (1906), İngiltere (1907), Polonya (1919), Çekoslovakya (1920), Rusya (1922), Fransa (1925), Lichtenstein (1926), Macaristan (1929), Hollanda (1933), Belçika (1935), İsviçre (1936), Yugoslavya (1937), İtalya (1941), İspanya (1953), Yunanistan (1955), Danimarka (1973) gibi ülkeler takip etmiş ve limited şirketler giderek bütün dünyaya yayılmıştır9 . Bu gelişmelere ülkemiz de kayıtsız kalmamış 1926 yılında kabul edilen Ticaret Kanunu ile limited şirketlere yasal statü kazandırılmıştır. Bu ilk düzenlemeye göre, “Anonim şirketler dışında olarak, bütün ortakların şirkete koydukları sermayeden fazla sorumlu olmamaları koşuluyla sermayesi paylara bölünmeksizin şirket kurulması mümkündür. Bu tür şirketler “limited” olarak adlandırılır” (eTTK m. 503). 1926 tarihli Ticaret Kanunu’nun limited şirketlere ilişkin hükümleri, esas olarak 1925 tarihli Fransız Limited Şirketler Kanunu’ndan alınmakla birlikte, uygulamada yetersiz kalmıştır10. Bunun üzerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ayrıntılı bir “örnek sözleşme” ile bu boşluk doldurulmaya çalışılmıştır11. 1956 yılında kabul edilen eTTK ile limited şirketlere ilişkin hükümler büyük ölçüde değiştirilmiştir. Bu ikinci düzenlemenin kaynağını, İsviçre Borçlar Kanunu (İsvBK) oluşturmaktadır12. Ancak, İsvBK hükümleri Türk hukukuna birebir alınmamış, özellikle ortakların sorumluluğu açısından İsviçre’den ayrı bir sistem tercih edilmiştir13. Gerçekten, İsviçre hukukunda ortaklar, diğer ortakların ödemediği sermaye taahhütlerinden de müteselsilen sorumlu iken, Türk hukukunda ortakların sorumluluğu, sadece kendi sermaye taahhüdüyle sınırlandırılmıştır; bu yüzden bir ortağın sermaye borcunu yerine getirmemesi sebebiyle diğer ortaklara başvurulamaz. Son olarak 2011 yılında TBMM’de kabul edilerek yasalaşan 6102 sayılı TTK, limited şirketleri “kü- çük ölçekli anonim şirket” olarak düzenlemeyi tercih etmiştir14. Yeni düzenlemeyle limited şirketler, kollektif şirketten çok anonim şirketlere benzetilmiştir. Gerçekten, kollektif şirketten alınan özden organ ilkesinin terk edilmesi, anonim şirketlerde olduğu gibi intifa senedi çıkarma olanağının getirilmesi, şirketin denetiminin bağımsız denetçilere bırakılması, sermaye olarak sadece nakit veya aynî değerlerin getirilebilmesi, sermaye borcunun ödenme zamanı kanunla belirlenerek sermayenin korunmasına önem verilmesi, imtiyazlı pay çıkarılabilmesi, ortaklara azınlık hakları tanınması gibi yeni hükümler sayesinde limited şirketler, artık anonim şirketlere daha çok yaklaşmıştır. Limited şirketler, ülkemizde 1926 yılında yasal düzenlemeye kavuşmuş olmasına rağmen, bu şirketlerin gelişimi konusunda sağlıklı bilgilere ulaşmak mümkün değildir15. 1965 yılından sonra Türkiye İstatistik Kurumu tarafından her yıl açıklanan bilgiler, o yıl içerisinde kurulan ve kapanan şirket sayısı ile sermaye miktarını göstermektedir16. Bu bakımdan, hali hazırda Türkiye’de kaç şirketin bulunduğu ve bunlar arasında limited şirketlerin durumunun ne olduğunu değerlendirmek olduk- ça zordur. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan basın duyurusundaki bilgilerden hareketle, 2014 yılı itibarıyla Türkiye’de17 faal durumdaki 972.491 şirketten 792.580’inin limited şirket olduğu sonucuna ulaşılmaktadır18. Buna göre, ülkemizde ticaret şirketleri arasında en çok rağbet gören ve tercih edilen şirket türünün limited şirket olduğu açık bir şekilde görülmektedir19.

III. LİMİTED ŞİRKETİN ORTAK YAPISI

Limited şirket, anonim şirkete oranla düşük sermaye ile kurulan, ortaklarına taahhüt ettiği sermaye ölçüsünde sorumluluk getiren, buna karşılık anonim şirketlere oranla basit bir yönetim biçimine sahip olan ticaret şirketidir. Uygulamada daha çok küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik olarak limited şirket kurulmaktadır. Bu yönüyle, limited şirketler, ticari hayatta adeta “küçük adamların şirketi” olarak kredi değeri yüksek olmayan bir konumdadır20. Kuruluş şekillerine bakıldığında uygulamada farklı amaçlara hizmet etmek üzere limited şirket kurulduğu görülmektedir21. İlk olarak, iktisadi amaç taşıyanlar çoğunlukta olmakla birlikte, sosyal, kültürel, sportif, politik veya dinî gayeleri gerçekleştirmek üzere kurulmuş limited şirketlere de rastlanır. Bunun gibi, iki kişinin ortak girişimi şeklindeki bir ticari işletme faaliyetinin sınırlı sorumluluk getiren limited şirket çatısı altında yürütülmesi de sıkça gö- rülen bir limited şirket tipidir22. Aynı şekilde, aile şirketlerinin büyük bir kısmı da limited şirket şeklinde örgütlenmektedir.

A. Az Ortaklı Şirket Yapısına Sahip Olma Limited şirket, anonim şirketlere göre daha az ortaklı bir şirket yapısına sahiptir. Limited şirkette ortakların sayısı en az bir, en fazla elli olmalıdır (TTK m. 573-574). TTK m. 573/I gereğince, limited şirket ancak “bir veya daha çok” gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulabilir. Buna göre, şirketin kuruluşunda en az bir kişinin bulunması gerekli ve yeterlidir23. eTTK’da tek ortakla şirket kurulmasına izin verilmezken; İngiltere, Almanya ve Fransa gibi Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin hemen hepsinde, AB yönergelerinin bir sonucu olarak, tek ortaklı şirket kurulabilmektedir. Nitekim, yeni TTK’da, limited şirket için gerekli asgarî ortak sayısı tek kişi olarak belirlenerek bu gelişmeye ayak uydurulmuştur.

B. Tek Ortakla Kurulabilme Tek ortaklı limited şirket, eski kanunda kabul edilmeyen, hukukumuza 6102 sayılı TTK ile giren bir şirket türüdür. Madde gerekçesinde de ifade edildiği üzere, tek kişilik limited şirket bugün bir ihtiyaç olduğundan ve AET’nin 89/VI67 sayılı Yö- nergesi, limited şirkette bu “sınıf”ı gerekli gördüğünden kanuna bu yönde bir hüküm konulmuştur. Bu adım sadece önemli bir gereksinime cevap vermek ve AB hukuku ile uyumu sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda uygulamadaki bazı “görünüşte ortaklar” ile kurulan şirketlerden doğan kötüye kullanmalara da engel olacak, ayrıca perdeyi kaldırma kuramının uygulanmasına da yardım edecektir25.

C. Tek Ortaklı Şirkete Dönüşebilme Çok ortakla kurulmasına rağmen bir limited şirketin daha sonradan tek ortaklı şirkete dönüş- mesi de mümkündür. Bu durumda, ortak sayısının bire düşmesi sonucunu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husus müdürlere yazıyla bildirilmelidir. Müdürler, bildirimin alınması tarihinden başlayarak yedinci günün sonuna kadar, şirketin tek ortaklı olduğunu, bu ortağın adını, yerleşim yerini ve vatandaşlığını tescil ve ilân ettirirler, aksi hâlde doğacak zarardan sorumlu olurlar. Aynı yükümlülük, şirketin bir ortakla kurulduğu hâllerde de geçerlidir (TTK m. 574/II). İster tek ortaklı olarak kurulsun, isterse ortak sayısı sonradan bire insin, tek ortaklı limited şirkette, TTK m. 574/II uyarınca bazı işlemlerin yapılması gerekir. Buna göre “ortak sayısı bire inerse, durum bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde müdürlere yazılı olarak bildirilir. Mü- dürler, bildirimi aldıkları tarihten itibaren yedi gün içinde şirketin tek ortaklı bir limited şirket olduğunu, tek ortağın adını, soyadını, vatandaşlığını ve yerleşim yerini tescil ve ilân ettirirler; aksi hâlde doğacak zararlardan müdürler sorumludur”.

D. Ortak Olacak Kişilerde İlave Bir Şart Aranmaması Limited şirkete ortak olabilecek kişiler için kanunda aranan tek özellik, ortakların “gerçek veya tüzel kişi” niteliği taşımasıdır26. Şirket sözleşmesiyle ortaklara yönelik olarak belirli koşul veya nitelikler öngörülebileceği gibi, bu yolla ortak çevresinin sınırlandırılması da mümkündür. Hemen belirtelim ki, TTK’da herhangi bir sınırlama olmamasına karşın, çeşitli kanun ve yönetmeliklerde, belirli bir mesleğin icrasına yönelik olarak kurulacak limited şirketlerde ortakların bu mesleğe mensup kişilerden oluşması veya belirli bir eğitim düzeyine sahip olması koşulu getirilebilmektedir. Örneğin, serbest muhasebeci, malî müşavir veya yeminli malî müşavir olarak faaliyette bulunacak bir limited şirketin ortakları bu unvana sahip kişilerden seçilmek zorundadır. Bunun dışında, şirkete ortak olabilecek kişiler bakımından kanunda öngörülen tek sınırlama, TTK m. 574/III’te yer almaktadır. Bu hükme göre, şirket, tek ortağının kendisinin olacağı bir şirkete dönüşeceği sonucunu doğuracak şekilde esas sermaye payını iktisap edemez. Diğer bir deyişle şirketin kendi paylarını devralmak suretiyle ortaksız limited şirkete dönüşmesine izin verilmemiştir27.

IV. ORTAK SAYISININ SINIRLANDIRILMASI

A. Ortak Sayısına Üst Sınır Getirilmesi Türk hukukunda ortak sayısı bakımından üst sınıra sahip olan tek şirket, limited şirkettir. TTK m. 574/I uyarınca, limited şirketin ortak sayısı elliyi geçemez. İngiliz hukukundan gelen bu sınırlama, ülkemizde ilk kez 1926 tarihli TTK’da yer almıştır29. Gerçekten 1926 tarihli TTK m. 506’da “şürekanın adedi asgari iki ve azami ellidir” şeklinde hüküm tesis edilmişken, daha sonradan 1956 tarihli TTK m. 504/I’de “ortakların sayısı ikiden az ve elliden çok olamaz” ifadesiyle aynı sınırlama kabul edilmiştir. Son olarak 2011 yılında kabul edilen 6102 sayılı TTK, limited şirketin asgari ortak sayısını bire düşürmüş ancak en fazla ortak sayısına üst sınır oluşturan elli ortak sınırlamasını korumayı tercih etmiştir30. Dolayısıyla, kanun koyucunun genel iradesinin limited şirketlerin “az ortaklı şirket” olarak kalması yönünde olduğu söylenebilir.

B. Üst Sınırın İşlevleri Limited şirketlerde ortak sayısının belirli bir üst sınıra tâbi tutulmasının çeşitli işlevleri vardır. İlk olarak, ortak sayısının üst sınırı, ortaklara az ortaklı yapıdan çok ortaklı yapıya geçilmesi gerektiği hususunda bir uyarı işlevine sahiptir31. Bu yüzden öncelikle elli ortak sınırının aşılmamasına şirket müdürleri dikkat etmek zorundadır. Hatta ortak sayısının elliden fazla kişiye ulaşmasına neden olan devir işlemlerine genel kurul onay vermemelidir32. Bütün bunlara rağmen elli ortak sınırını aşan bir limited şirket, tür değiştirme işlemleri yapmak ve anonim şirkete dönüşmek durumundadır. Aslında, bir limited şirkette ortak sayısının elliyi aşması durumunda, uygulanması gereken yaptırım konusunda kanunda bir hüküm yoktur33. Buna karşın, halen üst sınır uygulamasına sahip Fransa’da “bir yıl içinde ortak sayısının üst sınırın altına indirilmesi veya şirketin anonim şirkete dönüştürülmesi” zorunluluğu mevcut olup, belirtilen süre içinde bu seçeneklerden birini uygulamayan limited şirket infisah etmiş sayılmaktadır34. Kanaatimizce aynı çözüm tarzı Türk hukuku için de kabul edilebilir35. Buna göre, şirkete mahkemece uygun bir süre tanınması ve bu süre içinde gerekli tedbirleri almayan şirketin feshine karar verilmesi gerekir. Ortak sayısının bir üst sınıra tâbi olmasının ikinci işlevi, çok ortaklı şirket kurmak isteyen kişilere limited şirket yerine anonim şirket türünü seç- meleri gerektiğini bildirmektir. Gerçekten anonim şirketler ortak sayısı bakımından herhangi bir üst sınıra tâbi değildir. Böylece elliden fazla kurucunun katılımıyla kurulmak istenen bir şirket anonim şirket şeklinde kurulmak zorundadır. Görüldüğü gibi, limited şirketlerde ortak sayı- sına üst sınır getiren düzenlemenin, çok ortaklı şirket yapısına geçilmesi yönündeki uyarı dışında bir işlevi bulunmamaktadır. Küçük yatırımların ekonomiye kazandırılması için özendirme faaliyetlerinin yoğun olduğu günümüz şartlarında, limited şirketlerin çok ortaklı olmasının önüne geçilmesi için haklı bir neden bulunmamaktadır. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu’nda halka açık ortaklık statüsüne geçiş için ortak sayısının beş yüze ulaşmasının aranması da dikkate alındığında limited şirketlerdeki ortak sayı- sına getirilen üst sınırın kaldırılması gerektiği kabul edilecektir36.

C. Yabancı Hukuklarda Ortak Sayısının Sınırlandırılması

Ülkemizde limited şirketin ortak sayısına üst sınır getiren 1926 tarihli ilk düzenlemenin kaynağını, İngiliz hukuku oluşturmaktadır. Ancak aradan geçen zaman içinde şirketler hukukuna iliş- kin düzenlemelere mehaz oluşturan ülke hukuklarında çeşitli değişiklikler olmuş ve bu arada sözü edilen sınırlama bakımından da yeni hükümler sevk edilmiştir. 1. İngiliz Hukuku İngiliz hukukunda 1907 tarihli Companies Act ile limited şirketlerin ortak sayısı elli kişiyle sınırlandırılmıştır. Aynı sınır 1948 ve 1956 tarihli ka-nunlarda da kabul edilirken, 1985 yılında yürürlüğe konulan yeni kanunun 24. maddesi hükmüyle kaldı- rılmıştır. Bugün itibarıyla İngiliz hukukunda limited şirketlerin ortak sayısına yönelik herhangi bir sınırlama mevcut değildir. 2. Fransız Hukuku Fransa’da ilk kez 1966 tarihli Ticaret Kanunu ile kabul edilmiş olan elli ortak sınırı, 2004 yılında yapılan değişiklikle yüz kişiye çıkarılmıştır37. Buna göre Fransız hukukunda 2004 yılından itibaren yeni kurulacak limited şirketlerin kurucu sayısına ilişkin üst sınır, elli değil yüz kişi olabilecektir. Ortak sayısı- nın yüzü aşması durumunda ise, şirketin önünde iki seçenek vardır: Bir yıl içinde ortak sayısını azaltarak yüz ortağın altına düşmesini sağlamak veya aynı süre içinde bu şirketi anonim şirkete dönüştürmek. Aksi halde her ilgili şirketin feshine karar verilmesini mahkemeden talep edebilir38. 3. İsviçre Hukuku Limited şirketlerdeki ortak sayısını düzenleyen 1936 tarihli İsvBK m. 775 uyarınca, şirketin kurucu sayısı en az iki kişi olmak zorundadır. Buna karşı- lık ortak sayısına ilişkin olarak herhangi bir üst sı- nır bulunmamaktadır. Ancak azami sermaye tutarı iki milyon Frank ve bir ortağın getirebileceği azami pay tutarı bin Frank ile sınırlandırılmış olduğundan İsviçre’de bir limited şirket en fazla 2000 ortaklı olabilmekte idi (İsvBK m. 773). Hemen belirtelim ki, kanunun 2008 yılındaki revizyonunda azami sermaye ve pay tutarına ilişkin sınırlamalar kaldırılmış ve böylece İsviçre’de ortak sayısına ilişkin bu sınıra da son verilmiştir39. 4. Alman Hukuku 1892 tarihli Limited Şirketler Kanunu ile bu şirkete ilişkin ilk yasal düzenlemeyi gerçekleştiren Alman hukukunda şirketin tek ortaklı şekilde kurulmasına izin verildiği gibi, ortak sayısına ilişkin herhangi bir üst sınır da hiç olmamıştır. Kanunun ilk metninde iki veya daha fazla kişinin katılımıyla kurulabileceği hükme bağlanan limited şirketlerin ortak sayısı, 1980 yılında yapılan değişiklikle bire düşürülmüştür40. Buna göre, limited şirketler bir veya daha fazla kişi tarafından kanuna uygun her türlü amaç için kurulabilirler41. 5. Belçika Hukuku Belçika hukukunda 1935 tarihli Ticaret Kanunu hükümlerine göre, limited şirketin ortak sayısı elli kişiyle sınırlandırılmıştır. Buna göre, şirketin kişisel yapısını korumak ve ortaklar arasındaki kar- şılıklı güveni sürdürebilmek için, limited şirketteki ortak sayısının elliyi aşamayacağı kabul edilmiştir. Ancak bu sınırlama, ölüm veya eşler arasındaki mal ortaklığının tasfiyesi sonucunda payların miras- çılara ve diğer eşe geçmesini engellemez42. Hemen belirtelim ki, bu sınırlama 1999 tarihli yeni Ticaret Kanunu’nda yer almamış, böylece diğer ülkelerde olduğu gibi, Belçika’da da limited şirketin ortak sayı- sına ilişkin herhangi bir sınırlama olmaksızın faaliyette bulunmasına imkân verilmiştir.

V. SONUÇ

Limited şirketlerde ortak sayısının sınırlandırılmasına ilişkin olarak hemen hemen tüm dünyada benzer gelişmeler yaşanırken, 6102 sayılı TTK’nın hazırlanması aşamasında kanun koyucu bu konuda bir adım atmaktan kaçınmıştır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla limited şirketteki ortak sayısına üst sınır getiren birkaç ülke (Fransa:100, Lüksemburg:40) kalmıştır. Kanunun gerekçesinde AB Hukukuyla entegrasyonun hedeflendiği belirtilmesine ve AB’de bu tür bir sınıra sahip ülke sayısı giderek azalmasına rağmen, değişiklik yapılmamakta ısrar edilmesinin haklı bir yanı bulunmamaktadır. Bu noktada, ülkemizde çok ortaklı şirkete ilgi olmadığı, mevcut sını- ra ulaşan limited şirket sayısının az olduğu söylenebilir. Ancak, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre kanunun yürürlüğe girdiği Temmuz 2012’den 2013 yılı sonuna kadar tür değiştiren 1.085 şirketten %96’sının limited şirket olduğu dikkate alınırsa, çok ortaklı limited şirketin bir ihtiyacı karşılayacağını kabul etmek gerekir.

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp