Yurtdışındaki mahkemelerde alınan boşanma kararlarının, Türkiyede mahkeme kararına gerek kalmaksızın doğrudan nüfusa işletilebilmesine ilişkin olarak Yabancı Ülke Adli Veya İdari Makamlarınca Verilen Kararların Nüfus Kütüğüne Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerini dikkate almanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir. (5718 S. K. m. 51)
ESASA DAİR BİLGİLER
Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir. (5718 S. K. m. 50)
(1) Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.
c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu. (5718 S. K. m.52)
(1) Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.
b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi.(5718 S. K. m. 53)
(1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması. (5718 S. K. m. 54)
Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tâbidir. Hasımsız ihtilâfsız kaza kararlarında tebliğ hükmü uygulanmaz. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır.Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir. (5718 S. K. m. 55)
Mahkemece ilâmın kısmen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar verilebilir. Bu karar yabancı mahkeme ilâmının altına yazılır ve hâkim tarafından mühürlenip imzalanır. (5718 S. K. m. 56)
Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur.Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tâbidir. Temyiz, yerine getirmeyi durdurur. (5718 S. K. m. 57)
Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır.
Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz.İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir.Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye’de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır. (5718 S. K. m. 58)
Yabancı ülke adli veya idari makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adli veya idari makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir. (5490 S. K. m. 27/A)
Nüfus kütüğüne yapılacak tescil işlemleri, yurt dışında kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.(5490 S. K. m. 27/A)
Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır.(5490 S. K. m. 27/A)
6284 Sayılı Kanun Madde 1: "Bu Kanun, şiddet mağduru kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması amacıyla alınacak tedbirleri düzenler."
6284 Sayılı Kanun Madde 2: "Bu Kanun, şiddet mağdurları ve şiddet riski altındaki kişiler için geçerlidir."
Medeni Kanun Madde 161: "Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir."
Medeni Kanun Madde 165: "Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, boşanma davası açılabilir. Ancak, davanın açıldığı sırada bu hastalığın tedavi edilemeyeceğinin sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekir."
Medeni Kanun Madde 162: "Eşlerden biri, diğer eşin hayatına kasteder veya ona pek kötü muamelede bulunur ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunursa, bu eş boşanma davası açabilir."
Medeni Kanun Madde 163: "Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürerse, diğer eş boşanma davası açabilir."
Medeni Kanun Madde 164: "Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk eder veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmezse, terk edilen eş, terkin üzerinden en az altı ay geçtikten ve bu durum devam etmekteyken mahkemeye başvurabilir."
Medeni Kanun Madde 166: "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir."
Medeni Kanun Madde 174: "Boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zarar gören taraf, kusurlu olan diğer taraftan maddi tazminat isteyebilir."
Medeni Kanun Madde 174: "Kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat isteyebilir."
Medeni Kanun Madde 174: "Maddi tazminat, maddi zararların karşılanmasını; manevi tazminat ise manevi zararların telafisini amaçlar."
Medeni Kanun Madde 174: "Tazminat talepleri, boşanma davası ile birlikte veya boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılabilir."
Medeni Kanun Madde 174: "Tazminat talepleri, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılabilir."
Medeni Kanun Madde 174: "Maddi tazminat, zararın boyutu ve tarafların ekonomik durumları dikkate alınarak hesaplanır."
Medeni Kanun Madde 174: "Manevi tazminat, kişilik haklarına saldırının boyutu ve tarafların sosyal durumları dikkate alınarak belirlenir."
Medeni Kanun Madde 174: "Tazminat taleplerinde, zararın ve kusurun ispatı gereklidir; buna ilişkin deliller mahkemeye sunulmalıdır."
Medeni Kanun Madde 194: "Aile konutu, eşlerin birlikte yaşadığı ve ailenin yaşam faaliyetlerini sürdürdüğü konuttur."
Medeni Kanun Madde 194: "Aile konutunun satışı veya kiralanması eşlerin ortak rızası ile yapılabilir."
Medeni Kanun Madde 194: "Aile konutunun satışı veya kiralanması için eşlerin her ikisinin de rızası gereklidir."
Medeni Kanun Madde 194: "Aile konutunun korunması için tapu kaydına aile konutu şerhi konulabilir."
Medeni Kanun Madde 194: "Aile konutu şerhi, eşlerin birlikte başvurusu üzerine tapu kaydına işlenir."
Medeni Kanun Madde 194: "Aile konutunun devri veya bölüşülmesi, mahkeme kararı ile yapılabilir."
Medeni Kanun Madde 132: "Kadının, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde evlenmesi yasaktır (iddet süresi)."
Medeni Kanun Madde 132: "İddet süresi, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren üç yüz gün olarak hesaplanır."
Medeni Kanun Madde 132: "İddet süresi bittikten sonra kadın, yeni bir evlilik yapabilir; bu sürenin dolduğuna dair belge alması gerekebilir."
Medeni Kanun Madde 132: "Kadının hamile olmadığının tespiti halinde iddet süresi hakim kararıyla kaldırılabilir."
Medeni Kanun Madde 132: "İddet süresi içinde doğan çocuk, önceki evliliğin sona ermesinden sonra doğmuş sayılır ve soybağı buna göre belirlenir."
Medeni Kanun Madde 175: "Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafa ödenir; iştirak nafakası ise çocukların bakım ve eğitim masrafları için ödenir."
Medeni Kanun Madde 176: "Nafaka, boşanma hükmünün kesinleşmesiyle doğar ve boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılabilir."
Medeni Kanun Madde 175: "Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafa ödenir; iştirak nafakası ise çocukların bakım ve eğitim masrafları için ödenir."
Medeni Kanun Madde 176: "Nafaka miktarı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak belirlenir."
Medeni Kanun Madde 176: "Nafaka, tarafların mali durumlarındaki değişiklikler göz önüne alınarak artırılabilir, azaltılabilir veya kaldırılabilir."
Medeni Kanun Madde 176: "Nafaka borcunun ödenmemesi durumunda icra takibi başlatılabilir."
Medeni Kanun Madde 335: "Velayet, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder ve ana baba tarafından kullanılır."
Medeni Kanun Madde 336: "Evlilik birliği devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanır."
Medeni Kanun Madde 336: "Evlilik birliği sona ermişse, velayet ana veya babadan birine verilir."
Medeni Kanun Madde 337: "Velayet hakkının kullanılması çocuğun üstün yararı gözetilerek belirlenir."
Medeni Kanun Madde 336: "Velayet hakkı ana ve baba tarafından birlikte kullanılır."
Medeni Kanun Madde 346: "Çocuklar, kendi görüşlerinin de dikkate alınmasını talep edebilirler."
Medeni Kanun Madde 348: "Velayet hakkı kullanılırken çocuğun görüşü de dikkate alınır."
Medeni Kanun Madde 335: "Çocuğun bakım ve eğitimi ile ilgili hakları vardır."
Medeni Kanun Madde 348: "Velayet hakkı, ana veya babanın çocukla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda kaldırılabilir."
Medeni Kanun Madde 336: "Evlilik birliği devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanır."
Medeni Kanun Madde 348: "Velayet hakkının kötüye kullanılması durumunda velayet hakkı kaldırılabilir."
Medeni Kanun Madde 348: "Velayet hakkı, çocuğun menfaati gerektiriyorsa diğer aile üyelerine verilebilir."
Medeni Kanun Madde 184: "Boşanma dava süreci, davanın açılması, delillerin toplanması, duruşma ve karar aşamalarından oluşur."
Medeni Kanun Madde 184: "Boşanma davası açarken, dava dilekçesi, evlilik cüzdanı ve diğer gerekli belgeler mahkemeye sunulmalıdır."
Medeni Kanun Madde 184: "Boşanma davası sürecinde izlenecek adımlar, dava dilekçesinin verilmesi, delillerin toplanması, duruşma ve karar aşamalarını içerir."
Medeni Kanun Madde 169: "Boşanma davası sürecinde, hakim geçici önlemler alabilir; örneğin, geçici nafaka veya çocukların geçici velayeti gibi."
Medeni Kanun Madde 184: "Taraflar, dava sürecinde dürüstlük ve iyi niyet kurallarına uygun hareket etmekle yükümlüdür."
Çocuk nafakası, boşanma veya ayrılık durumunda ebeveynlerden birinin, diğer ebeveynle birlikte yaşamayan ve 18 yaşından küçük olan çocuklarının bakımı, beslenmesi, eğitimi, sağlık masrafları gibi ihtiyaçlarını karşılamak için ödediği maddi destektir. Ancak çocuğun 18 yaşından büyük olması nafaka ödenmeyeceği anlamına gelmez. Ebeveynlerin 18 yaşından büyük çocuklarına nafaka ödemesi, çocuğun yaşam standardını devam ettirmesi veya eğitim masraflarını karşılaması gibi özel durumlarda mümkün olabilir. Örneğin, bir çocuk 18 yaşından büyük olabilir, ancak halen lise veya üniversite eğitimine devam ediyor olabilir. Bu durumda, ebeveynlerin çocuğun eğitim masraflarına katkıda bulunması gerekebilir. Benzer şekilde, 18 yaşından büyük bir çocuk, özel ihtiyaçları olan bir çocuk ise, ebeveynlerinin çocuğun bakımı ve tedavisi için maddi desteğe ihtiyacı olabilir. Bu durumda nafaka miktarı, ebeveynlerin gelir durumu ve çocuk bakımı konusunda ne kadar sorumlu oldukları da göz önünde bulundurularak, çocuğun ihtiyaçlarına, ebeveynlerin gelirlerine ve diğer faktörlere göre belirlenir. Nafaka miktarı, tarafların anlaşması veya mahkeme kararıyla (delilleri ve uzman görüşlerine dayanarak) nafaka ve miktarını belirlenebilir. Bu nedenle, her bir durum farklıdır ve nafaka ödenip ödenmeyeceği veya ödenecek miktar, tarafların beyanları, mahkeme kararları veya uzman görüşleri gibi faktörlere göre belirlenir. Nafaka miktarı zaman içinde değişebilir, çünkü ebeveynlerin gelir durumu veya çocuğun ihtiyaçları değişebilir. Boşanmış ebeveynler arasında genellikle velayet anlaşmaları yapılır ve bu anlaşmalar kapsamında nafaka yükümlülükleri belirlenir. Anlaşmaya varılamadığı durumlarda ise mahkeme kararıyla nafaka yükümlülükleri belirlenir. Çocuğun ihtiyaçlarına en uygun nafaka tutarının belirlenmesi için nafaka miktarının belirlenmesinde cinsiyet ayrımı yapılmaz. Ebeveynlerin gelirleri ve çocuğun ihtiyaçlarına göre belirlenen nafaka tutarı, nafaka yükümlülüklerini taşıyan ebeveyn tarafından ödenir. Normal koşullarda, nafaka yükümlülüğü, çocuğun anne veya babası tarafından yerine getirilir. Ancak, özel durumlar söz konusu olduğunda, dedeler bile nafaka ödemek zorunda kalabilirler. Örneğin, torunların anne ve babası hayatta değilse ve torunlara bakacak birisi yoksa, dedeler torunlarına bakmak ve onların bakımını sağlamak zorunda kalabilirler. Bu durumda, dedelerin torunlarına nafaka ödeme yükümlülüğü olabilir. Ayrıca, torunların özel ihtiyaçları varsa ve anne ve babaları bu ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalıyorsa, dedeler de torunların bakımına katkıda bulunmak zorunda kalabilirler. Bu durumda, dedelerin ninelerin bile torunlarına nafaka ödemesi gerekebilir.
Çerez Kullanım Uyarısı
Size daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunabilmek için çerezler kullanıyoruz. Detaylı bilgi için kişisel verilerin korunması hakkında açıklama metnimizi inceleyebilirsiniz.