DEPREMDE HASAR GÖREN YAPILARDA SORUMLULARIN TESPİTİ VE DASK

DEPREMDE HASAR GÖREN YAPILARDA SORUMLULARIN TESPİTİ VE DASK

6 Şubat 2023 tarihinde ülkece çok üzücü bir olay yaşadık. Üzücü demek bile hafif kalır. Resmen maddi ve manevi olarak enkazın altında kaldık. Olayın üzerinden bir aya yakın geçmiş olmasına rağmen, deprem bölgesi dışındakilerin dahi psikoloji harap durumda. Henüz bazı konuların konuşulması erken gibi gelebilir. Ancak konuşulması ve yapılması gereken çoğu şeyi ihmal ettiğimiz ortada. 1999’dan beri memleketin deprem konusunda farkındalığı var. 2000 yılında Zorunlu Deprem Sigortası edindirme, uygulama ve yönetimi faaliyetlerinden sorumlu tüzel kişiliğe sahip Doğal Afet Sigortaları Kurumu kurulmuş. Yıllardır Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) adı altında zorunlu sigorta yapılıyor. Her 2-3 senede ülkenin farklı bir köşesinde can kaybı ile sonuçlanan depremler oluyor. Ancak “deprem hukuku” ülkede unutulmuş, ihmal edilmiş. Emin olun şimdiye kadar kimse bana DASK’ın ne işe yaradığını sormadı. Çünkü DASK, sadece gaz ve elektrik aboneliği açmak için zorunlu bir prosedür olarak görüldü.

Özel öğretim kurumları, Okul ve dershane açmak için teknik rapor alınmak zorunlu olmasa kimse binasına karot ve kolon testi yaptırmadı. (Özel anaokulu, ilkokul, ortaokul, ortaöğretim (lise), çeşitli kurslar, kişisel gelişim kursu, dil kursu, bale kursu, müzik kursu, özel öğretim kursu, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, uzaktan öğretim yapan kuruluşları, motorlu taşıt sürücüleri kursları, hizmet içi eğitim merkezleri, sosyal etkinlik merkezleri, mesleki eğitim merkezleri ile benzeri özel öğretim kurumlarıdır).

Kentsel dönüşüm bazı yerlerde kangrene dönüştü. Müteahhitler elinde olan-olmayan sebeplerle daha karlı projelere öncelik verdi. Kat malikleri (ya da bina sakinleri) kendi aralarında anlaşamadı. Devlet, bazı şeyleri öngörmesine rağmen, işin ticari veya siyasi yönü ağır bastığından çoğu noktada ihmalkâr davrandı. Hele imar affı kapsamında peynir ekmek gibi yapı kayıt belgelerinin dağıtılması ihmalden de öte bilinçli taksirle işlenen bir suça dönüştü. Çünkü imar affında yapı kayıt belgesi verilirken binanın depreme dayanıklılığı yeterince incelenmedi. Kamu bu sorumluluğu yapı malikinin üzerine yıktı.

Neticede bir sürü can kayboldu. Binalar, okullar, devlet daireleri, eğitim kurumları, spor ve sağlık tesisleri, hastaneler yıkıldı. Araçlar yıkılan binaların altında kaldı. Ticari mallar, hammaddeler çürüdü, bozuldu, yandı, işlenemez hale geldi.

Peki, sorumluluk hukuku anlamında tüm bu yaşananlardan kimler sorumlu sizce? Bu makale kesinlikle siyasi bir makale değildir. O konulara vakti olan, ekmeğini yiyenler girsin. Biz yitip giden canların, arkalarında bıraktıkları evlatların geleceği peşindeyiz. Bu sebeple tamamen hukuki bir inceleme yapılacak ve Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi içtihatları yönünden sorumluluk hukuku konuları ele alınacaktır.

Ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sabırlar diliyorum. Allah bir kez daha bu ülkeye bu tür felaketler yaşatmasın.

A. SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU, 24.2.2012 TARİHİ 2012/243 SAYILI KARARI

1. Başvuruda Belirtilen Talep

Talep; 449 sayılı Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi teminatı kapsamındaki iş yeri hasarında; iş yerinin bulunduğu yer ve zarar miktarı itibariyle hasarın, Zorunlu Deprem Sigortası(DASK) kapsamında kaldığı, arada herhangi bir DASK poliçesinin de bulunmadığı gerekçesiyle reddolunan hasar bedelinin tazminine ilişkindir

2. Komisyonun Değerlendirmesi

Başvuru Sahibine ait sigorta değeri 225.000 lira olan, 449 sayılı Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi kapsamındaki işyerinin, 19.05.2011 tarihindeki Kütahya ili ve civarında meydana gelen deprem nedeniyle hasarlandığı, sigortalı iş yerinin bulunduğu binanın kapsadığı işyerleri ve konutlar itibariyle zorunlu deprem sigortası yapılması gereken yerlerden olmasına rağmen; sigortalı Başvuru sahibinin, iş bu sigortalı işyeri için yaptırmış olduğu bir Zorunlu Deprem Sigortasının bulunmadığı, Sigortalının hasar zararının ödenmesi yolundaki yapmış olduğu talep üzerine hasar dosyası açılarak, yaptırılan ekspertiz incelemesi sonrası hazırlanan raporda; depremin gerçekleştirmiş olduğu hasarın, iş bu poliçeyle karşılanan rizikoların arasında yer aldığı, piyasa fiyatlarına göre tespit edilen zarar miktarının 8.580 lira olduğu ancak; zorunlu deprem sigortası yapılmamış bulunması nedeniyle; ödenmesi gereken zararın 0 (sıfır) olacağının belirtildiği, bunun üzerine sigorta şirketinin de, Başvuru Sahibinin talebini reddettiği konularında çekişme yoktur.

Çekişme; deprem rizikosunu da kapsar şekilde bu tarz Özel bir İşyeri Paket Sigorta Poliçesinin varlığına rağmen; DASK’ın (Zorunlu Deprem Sigortasının) yaptırılmamış olması, Sigorta Şirketini iş bu deprem zararının sorumluluğundan kurtarıp kurtarmayacağı, kurtarmayacak ve sorumlu tutulması gerekecek ise; sigorta değerinin tamamının talep edilebilip edilemeyeceği, tamamı talep edilemediğinde, istenebilir zarar miktarının ne olması gerektiği üzerinde toplanmıştır.

Bunların tespiti için; tarafların iddia ve savunmaları, 587 Sayılı “Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmündeki Kararname” ve diğer deprem mevzuatı hükümleri, dosya arasındaki ekspertiz raporu, sigorta poliçesi ve genel şartları ayrı ayrı incelenerek değerlendirilmiştir.

4484 sayılı Kanunla değişik 27/8/1999 tarihli ve 4452 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu'nca 25/11/1999 tarihinden kararlaştırılıp Resmi Gazetenin 27.12.1999 gün ve 23919 Mükerrer Sayısında(sadece; 9. Madde hükmü yayından 9 ay sonra, 11/2. Madde hükmü de 11 ay sonra yürürlüğe girmek üzere) yayınlanarak yürürlüğe giren “587 Sayılı ZORUNLU DEPREM SİGORTASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME”nin; Kapsam başlıklı 2. Maddesi; “634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle Devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler zorunlu deprem sigortasına tabidir.” “Sigorta yapma ve yaptırma zorunluluğu” başlıklı 9/1. Maddesi; “Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki bağımsız bölümler ve binalar için, malikler veya varsa intifa hakkı sahipleri tarafından zorunlu deprem sigortası yaptırılır.”, “Devletin afetlerle ilgili mevzuattan kaynaklanan yükümlülükleri” başlıklı 11/2. Maddesi hükmü ise; “9 uncu madde gereğince cari bir zorunlu deprem sigortası bulunmayanlar, bu sigorta kapsamında karşılanacak zararlar için doğal afetlerle ilgili mevzuat çerçevesinde hak sahibi olamazlar.” yolundadır.

Keza; “ZORUNLU DEPREM SİGORTASI GENEL ŞARTLARI”nın “Birden Çok Sigorta” başlıklı C.3. Maddesi de yine; “Aynı bina/bağımsız bölüm için birden çok Zorunlu Deprem Sigortası yaptırılamaz. Ancak, Zorunlu Deprem Sigortası yapılan bağımsız bölüm veya binanın değeri Zorunlu Deprem Sigortası ile belirlenen sigorta bedeli tutarının üzerinde ise, bu tutarın üzerindeki kısım için, Zorunlu Deprem Sigortasının yapılmış olması kaydıyla, sigorta şirketleri tarafından ihtiyari deprem sigortası yapılabilir.” şeklindedir.

Tüm bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; bir Zorunlu Deprem Sigortasının yapılmış olmasından sonra ve Zorunlu Deprem Sigortası ile belirlenen sigorta bedeli tutarının üzerinde kalan bina değerleri için ancak; Sigorta Şirketleri, başka bir ihtiyari deprem sigortası yapabilirler. Yasanın emredici bu hükmünü yerine getirme yükümlülüğü de görüleceği üzere; sigortacıda değil, sigortalının bizzat kendisine bırakılmıştır. Emredici bu hükme rağmen, deprem riskini teminat altına alan müstakilen veya içinde deprem klozu bulunan ihtiyari bir sigorta yapılmış ise eğer; geçersiz bir sözleşme olacağından; o takdirde de; tarafları bağlamayan bu sözleşmeden dolayı, herkes birbirine verdiğini geri isteyebilecektir. Uyuşmazlık konusu iş yeri, bulunduğu binanın kapsadığı işyerleri ve konutlar itibariyle 587 Sayılı Zorunlu Deprem Sigortasına Dair KHK nın 2. Maddesinde; “zorunlu deprem sigortasına tabi” diye tanımlanan yerlerdendir. Buna rağmen sigortalı, iş bu zorunlu deprem sigortasını yaptırmamıştır. Zorunlu deprem sigortası yaptırılmadığı için; yapılan iş bu Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi kapsamındaki deprem klozunun, zorunlu deprem sigortasıyla karşılanan binanın değerini aşan kısım için yapılmış ihtiyari bir sigortadır denilmesi ve böyle adlandırılması mümkün değildir. Meydana gelen hasar da, zorunlu deprem sigortası kapsamında kalan bir hasar olup taraflar arasında bunun için yapılmış ayrı bir poliçe de yoktur.

Keza; Başvuru Sahibinin, sigorta şirketiyle yapmış olduğu işyeri paket sigorta poliçesinde yer alan deprem rizikosu nedeniyle fazla ödemesi bulunduğu ve bunun istirdadı yolunda her hangi bir talebi de bulunmamaktadır.

Bunun için; Başvuru Sahibinin, deprem hasarına dayalı zararın tahsili talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

3. Komisyonun Kararı ve Vardığı Sonuç

Komisyon yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Başvuru sahibinin talebinin REDDİNE, 2- Başvurucunun yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 3- Vekâlet ücreti talebinden feragat edildiğinden Sigorta Şirketi lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4- Dosya arasında X Sigorta AŞ’nin masraf yaptığı yolunda herhangi bir belgeye rastlanılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’ nun 30. maddesinin 12. fıkrası gereği, Temyiz yolu açık olmak üzere ve HMK 439. madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. (Karar için bkz. www.lexpera.com)

B. DEPREMDE HASAR GÖREN YAPILARDA ZARARIN TESPİTİ VE TANZİMİ

Depremde binalar yıkılmış, hasar görmüş veya kullanılamaz duruma gelmiştir. Binayı (yapıyı) kullanan kiracı ise, bina kullanamaz duruma geldiğinden kira sözleşmesini feshedebilir. Bu geçerli ve haklı bir fesih nedenidir. Herhangi bir tazminat sorumluluğu doğurmaz.

Ülkemizde konut sakinlerinin yarısına yakını kiracıdır. Kiracılar yapı malikinden binanın güçlendirilmesi talep edilebilir. Kiracının bu talebi yerine getirilmezse, kira sözleşmesinin haklı feshi söz konusu olur. Orta hasarlı ya da az hasarlı bir yapıda kiracı olan kişiler, gerekli masrafları kendisi yaparak binayı güçlendirebilir. Bu durumda yapılan masrafları eğer taraflar aralarında aksini kararlaştırmamışlarsa, yapı malikine rücu edebilir. Ancak işlemler öncesinde yapının güçlendirileceğinin, masraf yapılacağının ve bu masrafları rücu edileceğinin yapı malikine bildirim yapılması önemlidir. İlerde çıkabilecek birçok sorun ortadan kalkacaktır.

Bazı binalar ağır hasarlı olmasına rağmen az hasarlı raporu verilmişse kiracılar ne yapacaktır? Bu durumda mahkemeye başvurarak, yapının hasarlı olup olmadığını, kullanılabilirliğinin tespiti için dava açabilirler. (TESPİT DAVASI).

Öncelikle belirtmek gerekir ki, analiz yapılmadan binanın kullanılabilir olup olmadığı net anlaşılmayacaktır. Bu sebeple yapı denetim şirketlerinden rapor alınması gereklidir.

Mülk sahipleri kiracının şahıs ve malvarlığı zararlarından yapı malikinin sorumluluğu kapsamında sorumludur. Yapı maliki, müteahhit ve idare sorumluluğu paylaşacaktır. Yapının depreme dayanıklı olduğuna dair rapor yazan yapı denetim firmaları da, tespit sonucunda yapının depreme dayanıklı olmadığı sonucu ortaya çıkarsa, o da sorumlulardandır.

Mülk sahipleri ise, yapıyı inşa eden müteahhidin sorumluluğuna gidebilmektedir. Mimarinin, mühendisliğin, inşaatın ve denetimin kötü olması, meydana gelen deprem sonucunda hem maddî hem de manevî olarak birçok zarara sebep olmuşsa, bu zararlardan müteahhit sorumludur.

Yapının deprem sebebiyle zarar görmüş olması halinde varsa DASK sigortasına gidilebilir. Mülk sahibi sigorta şirketine başvurarak öncelikle tespit ister. Eğer yapı bir takım önlemler alınarak depreme dayanaklı hale getirilebiliyorsa bu yönde önlemler alınır. Mülk sahibi yaptığı masrafları sigorta şirketinden alır. Bu miktar 640.000-TL üst limiti geçemez.

C. KONUNUN SİGORTA HUKUKU BAĞLAMINDA ELE ALINMASI

Sigorta hukuku anlamında sigorta şirketleri poliçe düzenlerken Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın esas ve usullerini belirlediği GENEL ŞARTLAR’a bakarlar. Genel şartlar poliçede bulunması gerekli asgari teminatları, esas riskleri, sigorta başlangıç- bitiş tarihleri ile sigorta tazminatının kapsamını belirler. Sigorta Genel Şartları, Resmi Gazetede yayımlanır. 13 Mayıs 2011 tarih ve 27933 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları tüm sigorta şirketlerini bağlayacaktır.

1. DASK Sigortası

DASK binanızdaki deprem ve depremden kaynaklanan maddi hasarları karşılar. Yani zarar sigortasıdır.

DASK ile depremin ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan neden olacağı maddi zararları, poliçenizde belirtilmiş limitler dâhilinde nakit olarak karşılar. Binanız tamamen ya da kısmi olarak zarar görmüş olsa da teminat altındadır.

Temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar, çatılar, bacalar, yapının yukarıdakilerle benzer nitelikteki tamamlayıcı bölümleri bir arada ya da ayrı ayrı DASK’ın teminat kapsamındadır.

Ancak enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgâh ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri başkaca ileri sürülebilecek diğer bütün dolaylı zararlar, her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri, tüm bedeni zararlar ve vefat, manevi tazminat talepleri, deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak, tsunami veya yer kaymasının dışında kalan hasarlar, depremden bağımsız olarak, binanın kendi kusurlu yapısı nedeniyle zamanla oluşmuş zararlar teminat kapsamında değildir. Bunlar için ayrıca başka sigortalar yapılabilir.

DASK’ın azami Azami Teminat Limiti 2023 yılı için 640.000-TL’dir. Azami teminat tutarı tespit edilirken, yıkılan meskenin yeniden inşa edilmesinin maliyeti (arsa değeri hariç) dikkate alınır. Sigortalının teminat tutarı (sigorta bedeli) -azami teminat tutarını geçmemesi koşuluyla- meskenlerinin büyüklüğüne ve yapı tarzına göre belirlenir. Eğer meskenin değeri DASK tarafından verilen azami teminat tutarını aşıyorsa, sigortalı isteğe bağlı olarak, aşan kısım için sigorta şirketlerinden ek teminat alabilir. Bunun için özel sigorta şirketlerinden konut sigortanızın olması gereklidir.

DASK uygulamada genel de sigortalının beyanına göre hazırlanmaktadır. Bina yaşı, metrekaresi, bulunduğu kat, yapı cinsi (betonarme, kâgir, ahşap vs.) gibi ölçütlere bakılmaktadır. Sigorta bedelinin tespitinde, sigorta edilen meskenin yapı tarzı için Hazine Hazine ve Maliye Bakanlığınca yayımlanan "Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı"nda belirlenen metrekare bedeli ile aynı meskenin brüt yüzölçümünün (veya yaklaşık yüzölçümünün) çarpılması sonucu bulunan tutar esas alınır. Zorunlu Deprem Sigortası yapılan bir meskenin sigorta bedeli, her halde "Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimatı"nda belirlenen azami teminat tutarından çok olamaz.

DASK belediye sınırları içinde kalan meskenlere yönelik olarak geliştirilmiş bir sigorta sistemidir. İl özel idarelerin görevleri … tarihinde daraltıldığından, büyük şehirlerde köyler de mahalle yapılmıştır. Onlar da DASK’a tabidir. 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu gereğince, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler, doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler, kat irtifakı tesis edilmiş binalar, tapuda henüz cins tashihi yapılmamış ve tapu kütüğünde vasfı "arsa vs." olarak görünen binalar, tapu tahsisi henüz yapılmamış kooperatif evlerinde DASK zorunludur.

09.11.1983 tarihli ve 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununa tâbi olan veya kamu hizmet binası olarak kullanılan binalar ve bağımsız bölümler, Köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yapılan binalar, Tamamı ticari veya sınai amaçla kullanılan binalar, Projesi bulunmayan ve mühendislik hizmeti görmemiş binalar, Taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde tadil edildiği veya zayıflatıldığı tespit edilen binalar, Taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde ilgili mevzuata ve projeye aykırı olarak inşa edilen binalar, Yetkili kamu kurumları tarafından yıkılmasına karar verilen binalar ile mesken olarak kullanıma uygun olmayan, bakımsız, harap veya metruk binalar DASK kapsamı dışındadır. Ancak DASK kapsamı dışındaki binalara, İhtiyari Deprem Sigortası yaptırabilir. Ancak zorunlu olmadığından kimse yaptırmaz.

2. Sigorta Ettirenin Beyan Yükümlülüğü

DASK bu sigorta sözleşmesini, sigorta ettirenin, rizikonun gerçek durumunu bildiren beyanına dayanarak yapmıştır. Sözleşmenin düzenlenmesi aşamasında, sigortalının veya sigorta ettirenin, meskenin brüt yüzölçümü, yapı tarzı, adresi, geçmiş depremlerde hasar durumu gibi bilgilerde gerçeğe uygun olmayan beyanı halinde aşağıdaki hükümler uygulanır.

Sigortalının veya sigorta ettirenin beyanının gerçeğe aykırı veya eksik olması halinde DASK’ın sözleşmeyi daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek durumlarda, DASK veya aracı kılınan ilgili sigorta şirketi durumu öğrendiği andan itibaren 15 gün içerisinde prim farkının ödenmesini sigorta ettirenden talep eder.

Gerçeğe aykırı beyan hali, depremden sonra öğrenilmişse, tazminat, alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki orana göre ödenir.

Sigortalının veya sigorta ettirenin geçmiş depremlerdeki orta veya daha ağır hasar durumunu kasıtlı olarak beyan etmediği anlaşıldığı takdirde DASK, riziko gerçekleşmiş olsa bile sözleşmeden cayabilir ve prime hak kazanır.

Sigorta ettirenin, sigorta süresi içinde sigortalı meskende mevzuata aykırı değişiklik yapması halinde DASK sözleşmeyi feshedebilir.

Aynı yer için birden fazla Zorunlu Deprem Sigortası yaptırılmış olduğunun ya da A.2 maddesi uyarınca sigorta kapsamı dışında kalan bir yere yanlışlıkla Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi düzenlendiğinin sigorta ettiren tarafından belgelendirilmesi durumunda, Zorunlu Deprem Sigortası sözleşmesi, başlangıcından itibaren iptal edilir ve primin tamamı sigorta ettirene iade edilir.

Diğer taraftan, sigorta sözleşmesinin yürürlükte olduğu süre içerisinde, sigorta konusu yerin A.1 maddesi kapsamındaki durumlar dışında kalan bir nedenle ortadan kalkması ya da sigortalı yerin sigorta kapsamı dışına çıkması hallerinde, bu durumun sigorta ettiren tarafından belgelendirilmesi kaydıyla, sigorta sözleşmesi, bildirimde bulunulan tarihten itibaren geçerli olmak üzere iptal edilir. Bu durumda, sözleşmenin iptal tarihi ile başlangıcındaki bitiş tarihi arasındaki süreye isabet eden prim tutarı sigorta ettirene gün esası üzerinden iade edilir.

3. Sigorta Ücretinin Ödenmesi

Sigorta primi her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

Sigorta primi, sözleşme yapılır yapılmaz poliçenin teslimi karşılığında peşinen ödenir. Bununla birlikte, prim tutarının, taksitler Kuruma yansıtılmamak koşuluyla kredi kartı ile veya başka şekilde finansal kuruluşlarca taksitlendirilmesi mümkündür. Her durumda, sigorta priminin tamamı veya ilk taksiti poliçenin teslimine rağmen ödenmemiş ise DASK’ın sorumluluğu başlamaz. Bu şart poliçenin ön yüzüne yazılır. Sigorta primi alacakları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Malikler veya varsa intifa hakkı sahipleri, sigorta sözleşmelerini her yıl yenilemek zorundadır. Sigorta sözleşmesinin poliçe bitiş tarihine kadar yenilenmemesi durumunda DASK’ın teminata ilişkin sorumluluğu poliçede belirtilen bitiş tarihi itibariyle sona erer.

Bu sigorta sözleşmesinin süresi bir yıldır. Sigorta, poliçede başlama ve sona erme tarihleri olarak yazılan günlerde, aksi kararlaştırılmadıkça, Türkiye saati ile öğleyin saat 12.00'de başlar ve öğleyin saat 12.00'de sona erer.

4. Bildirim Yükümlülüğü

DASK Genel Şartları’nın 7.maddesinin B.1. bendine göre, rizikonun gerçekleşmesi halinde, sigorta ettirenin ya da sigortalının yükümlülükleri bildirim ile başlar. Rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç onbeş işgünü içinde DASK ’a veya Kurum nam ve hesabına sözleşmeyi yapan sigorta şirketine bildirimde bulunmak zorundadır. Ancak 6/2/2023 tarihinde meydana gelen deprem sebebiyle 10/2/2023 tarihli ve 32100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1354 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı ile Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde üç ay süreyle olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmiştir. 120 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 11 Şubat 2023 tarihli Resmî Gazete yayımlanarak aynı tarihe yürürlüğe girmiştir. Anılan Kararname ile 8/2/2023 tarihli ve 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ilan edilen olağanüstü hâl kapsamında yargı alanında bazı tedbirlerin alınması amaçlanmıştır. 8/2/2023 tarihli ve 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile olağanüstü hâl ilan edilen illerde (Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa) yargı alanında hak kayıplarının önlenmesi amacıyla Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler 6/2/2023 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 6/4/2023 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durdurulmuştur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlayacaktır.

5. Hasarın Tespiti ve Tazminatın Ödenmesi

a. Genel Şartlara Göre

Sözleşme ile sigorta edilmiş binalarda meydana gelen zararın nedeni, niteliği ve miktarı DASK’ın veya yetkili kıldığı kimselerin belirlemelerine göre taraflar arasında yapılacak anlaşmayla tespit edilir.


Büyük ölçekli bir hasar meydana gelmesi durumunda DASK, hasar tespitlerinin süratle yapılabilmesini teminen teknolojik olanaklardan da yararlanarak basitleştirilmiş hasar tespit uygulamaları geliştirebilir.

Sigorta tazminatının hesabında, tam veya kısmi hasar olmasına bakılmaksızın, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte, benzer yapı özellikleri göz önünde bulundurularak, binanın piyasa rayiçlerine göre hesaplanan yeniden yapım maliyeti esas alınır. Ancak sigorta tazminatı, hiçbir durumda sigorta bedelinden fazla olamaz.


DASK hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren mümkün olan en kısa süre içerisinde gerekli incelemeleri tamamlayıp hasar ve tazminat miktarını tespit ederek sigortalıya bildirmek zorundadır.

Tazminat miktarının yasa ve bu poliçe hükümlerine göre tespit edilmesinden sonra DASK, sigorta bedelini aşmamak kaydıyla kesinleşmiş olan tazminat miktarını en geç takip eden bir ay içerisinde hak sahibine ödemek zorundadır.


Esasları Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenmek üzere deprem sonrasında sigortalılara avans ödemesi yapılması mümkündür. Avans ödenip ödenmemesi, avans tutarı ve avans kapsamı DASK’ın önerisi üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığınca kararlaştırılır.

DASK, yaptığı tazminat ödemesi tutarınca hukuken sigortalının yerine geçer ve sigortalının zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde DASK ‘a intikal eder.


Deprem sonucu tam hasar meydana geldiği takdirde, tazminatın ödenmesi ile birlikte sigorta teminatı sona erer. Kısmi hasar halinde, sigorta bedeli, rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren, ödenen tazminat tutarı kadar eksilir.

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp