Dava Şartı Olarak Arabuluculukta Arabuluculuk Faaliyeti

Dava Şartı Olarak Zorunlu Arabuluculukta Arabuluculuk Faaliyeti

Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları, idareler ise oluşturacakları komisyon aracılığıyla katılabilirler (HUAK Yönetmeliği m. 25/1). İş hukuku uyuşmazlıklarındaki dava şartı olarak arabuluculuk sürecinde, işverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir (7036 sayılı İMK m. 3/18, c. 2).

Arabulucu, adliye arabuluculuk bürosu tarafından görevlendirildikten sonra ilk önce başvuran taraftan başlamak üzere asiller ile ön görüşme yapar, başvurucudan ve diğer taraftan uyuşmazlığın esasını öğrenir. Arabulucu asilleri, arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında aydınlatıp, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözümünün ekonomik, sosyal ve psikolojik faydalarının olduğunu hatırlatarak onları bilgilendirir. Asilleri ilk oturuma varsa avukatları ile birlikte davet eder (HUAK Yönetmeliği m. 25/2).

Arabulucu, arabuluculuk sürecinin her aşamasında gerekli gördüğü takdirde kendilerini avukatla temsil ettirmelerine rağmen asiller ile ortak ve özel oturumlarda görüşebilir ve arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında aydınlatıp, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözümünün ekonomik, sosyal ve psikolojik faydalarının olduğunu hatırlatarak onları bilgilendirebilir.

Arabulucu, taraflardan uyuşmazlığın esası hakkında bilgi aldıktan son- ra, uyuşmazlığın esası ile ilgili yapacağı alan bilgisi araştırması da dâhil olmak üzere gerekli hazırlık işlemlerini tamamlamalı ve daha sonra tarafları ilk oturuma davet etmelidir. Arabulucu, uyuşmazlığın esası ile ilgili bilgi sahibi olmak için, gerekli olduğunu düşünüyorsa taraflardan konuya ilişkin ellerindeki bilgi ve belgelerin kendisine sunulmasını talep edebilir.

Arabuluculuk sürecinde tarafların kendilerini avukat ile temsil ettir- meleri hâlinde, müvekkillerinin arabuluculuk sürecinden beklenen faydayı sağlayabilmesi için avukatların da arabuluculuk sürecine hazırlık aşamasın- dan başlayarak gereken katkıyı sağlaması ve özellikle sürecin başında mü- vekkillerine risk analizi yaptırabilmesi gerekir. Aksi yönde davranış, avukat- lar bakımından, görevin özenle yerine getirilmesi yükümlülüğü çerçevesinde hukuki sorumluluğu (Av. K. m. 34; TBK m. 506) ve görevi kötüye kullanma suçu çerçevesinde ise cezai sorumluluğu (Av. K. m.62; TCK m. 257) doğuracaktır. Arabulucu ilk oturum davetini yaparken toplantı tarihi ve yerinin belirlenmesi konusunda taraflar ile iletişim kurar. Taraflarla yaptığı görüşme sonucunda bir mutabakat sağlanamazsa toplantı tarihini ve yerini kendisi belirler (HUAK Yönetmeliği m. 25/3).

Arabulucu ilk oturum davetini, arabuluculuk konusunda eğitim almış, gerekli bilgi ve beceriye sahip olan sekreteryası aracılığıyla da yapabilir.

Arabulucu, uyuşmazlığın konusuna göre kesin yetkinin söz konusu olduğu durumlar da dâhil olmak üzere, görevlendirmeyi yapan büronun yet- kili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Büronun yetkisizliğini ileri sürmek hak ve yetkisi karşı tarafa aittir. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, uyuşmazlığın konusuna göre yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle ara- buluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dos- yayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme so- nunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder (HUAK m. 18A/8, c.1-4). Yetki itirazına ilişkin inceleme yapılırken mahkemece atamayı yapan büro değil görevlendirilen arabulucunun listesinde kayıtlı bulunduğu komisyon dikkate alınır (HUAK Yönetmeliği m. 25/4, c. 5).

Mahkeme kararı büro tarafından 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca masrafı suçüstü ödeneğinden karşılanmak üzere taraflara tebliğ edilir. Yetkisiz adliye arabuluculuk bürosu ayrıca kararı görevlendirdiği arabulucuya bildirir. Arabulucu görevlendirmeyi Arabulucu Bilgi Sistemi üzerinden sonlandırır. Arabulucu bundan önceki yaptığı hizmetler sebebiyle ücrete hak kazanır (HUAK Yönetmeliği m. 25/4, c. 7-9). Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve görev süresi yeni görevlendirme tarihinden başlar. Bu ihtimalde arabulucu tarafından tarafların iletişim bilgilerine ulaşıldığı, tarafların davet edildiği ve ilk toplantının yapıldığı varsayılarak bu aşamaları gerçekleştiren arabulucunun görevine devam etmesinde fayda görülmektedir. Yetki itirazının kabulü duru- munda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvuru- labilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, listeden arabulucu görevlendirir (HUAK m. 18A/8, c. 5-9).

Karşı taraf en geç ilk toplantıda, uyuşmazlığın konusuna göre yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle; bir başka ifadeyle, usulüne uygun olarak arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz etmezse, arabulucu yetki itirazını dikkate almaz ve arabuluculuk görüşmelerine devam eder.

Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir. (HUAK m. 18A/9). Ticari davalarda dava şartı arabuluculuk sürecinde, arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği ta- rihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabu- lucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir (TTK m. 5A/2). Sürenin sonu- cunda arabulucu anlaşamama yönünde re’sen son tutanağı düzenler (HUAK Yönetmeliği m. 25/5).

Arabulucu, süreleri etkin kullanmalı ve bu kapsamda özellikle uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayan soğuma süresinden yararlanılmasına dikkat etmelidir. Arabulucu bu sayede ortak ve özel görüşmelerde arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülmesinin sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan faydalarının olabileceğini hatırlatarak tarafları teşvik edebilecektir.

Bununla birlikte, eğer arabuluculuk süreci telekonferans yöntemiyle yürütülmüşse ve taraflar arabuluculuk sürecindeki tutanakların ve anlaşma belgesinin posta ve/veya kargo yoluyla karşılıklı gönderilmesi suretiyle imzalanması hususunda anlaşmışlar ise, arabuluculuk süreci tüm imzaların tamamlanmasıyla sonlanacaktır. Örneğin, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20 inci maddesinin birinci fıkrasında uyarınca, işe iade talebiyle arabuluculuğa başvurulduğunda, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde iş mahkemesinde dava açılabileceğine ilişkin öngörülen ve son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren işleyecek olan iki haftalık süre, son tutanaktaki son imzanın tamamlanmasıyla başlayacaktır.

Dava şartı olarak arabuluculuk sürecinde, arabulucu hukuki veya fiili sebeplerle görevini yerine getiremeyecek hâle gelirse (HUAK Yönetmeliği m. 20/5), tarafların bilgisi ve onayı dâhilinde eş arabuluculuk yönteminden yararlanılarak süreç eş arabulucu ile yürütülüp tamamlanır.

Bir uyuşmazlık, konusu itibarıyla, o uyuşmazlık hakkında dava açıldığında görev sorunu oluşturabilmesinde olduğu gibi, iş uyuşmazlıklarına ilişkin dava şartına mı yoksa ticari uyuşmazlıklara ilişkin dava şartına mı başvurulacağı konusunda tereddüt oluşturabilir. Bununla birlikte, bu durum, dava şartı arabuluculuğa başvurulmuş olması bakımından önem arz etmemektedir. Zira taraflarca ister İş Mahkemesine ister Asliye Ticaret Mahkemesine (veya dava şartı arabuluculuğa tâbi olan ticari davanın görüleceği diğer bir mahkemeye) başvurulacak olsun, önemli olan dava şartı arabuluculuk sürecinin tamamlanmış olmasıdır ve bu durumda anlaşamama son tutanağının düzenlenmiş olması gerekli ve yeterlidir. Burada, arabuluculuk bürosuna başvu- rulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımının duracağı ve hak düşürücü sürenin işlemeyeceği (HUAK m. 18A/15) sürenin belirlenmesinde tereddüt oluşabilir; ancak, bir uyuşmazlığın iş uyuşmazlığı mı yoksa ticari uyuşmazlık mı olduğu, görev sorunu kapsamında ve dolayısıyla kamu düzeni çerçevesinde yargılamayı gerektiren bir husustur. Bu nedenle taraflar, ister genel süre olan ve iş uyuşmazlıklarında geçerli olan toplam dört hafta ister ticari uyuşmazlıklarda geçerli olan toplam sekiz haftalık süre içinde dava şartı arabuluculuk sürecini tamamlasınlar, burada arabulucu tarafından son tutanağın düzenlendiği tarihin esas alınır ve Anayasanın 36 ıncı maddesi kapsamında herhangi bir hak kaybından söz etmek mümkün değildir.

Tarafların uyuşmazlık konusunda anlaşmaları veya kısmen anlaşmaları hâlinde süreç anlaşma son tutanağı ile sonuçlandırılır. Bunların haricindeki her durumda taraflar anlaşmamış sayılır ve anlaşmama son tutanağı düzenlenir (HUAK Yönetmeliği m. 25/6). Tarafların arabuluculuk sürecinde ileri sürülen taleplerden bir kısmı üzerinde anlaşmaya varmaları hâlinde, üzerinde anlaşma sağlanan ve özellikle anlaşma sağlanamayan hususlar son tutanakta açıkça belirtilir (HUAK Yönetmeliği m. 25/7). Tarafların üzerinde anlaşma sağlayamadığı hususların son tutanaktan açıkça anlaşılamadığı hâllerde dava açılması durumunda, mahkeme veya hâkim, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı gerekçesiyle herhangi bir işlem yapmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verecektir (HUAK m. 18A/2).

Her ne kadar taraflar arabuluculuk bürosuna yapılan bir başvuru üzerine ve taleplerini ortaya koyarak dava şartı arabuluculuk sürecini başlatıyorsa da arabuluculuk bürolarının sadece taraflar ile arabulucu arasında bağlantı kuran bir mekanizma (organ) olduğunu unutmamak gerekir. Arabuluculuk süreci esnek bir süreç olduğu için, ihtiyari arabuluculukta olduğu gibi dava şartı arabuluculukta da arabulucu, taraflara sorduğu açık ve kapalı uçlu soru- larla uyuşmazlığın taraflarını ve uyuşmazlık konularını tam olarak tespit ettikten sonra, başvuran tarafın sürecin başında belirtmiş olduğu taraflar ve uyuşmazlık konuları arabuluculuk sürecinde genişletilebilir ve değiştirilebilir. Dava şartı olarak arabuluculuk sürecinin sonunda, düzenlenecek olan son tutanakta ve düzenlenmesi hâlinde anlaşma belgesinde, uyuşmazlığın taraflarının, uyuşmazlık konularının ve üzerinde anlaşılan ve anlaşılamayan hususların açık ve net bir şekilde ifade edilmesi gerekli ve yeterlidir. Arabuluculuk sürecinde sadece başvuran tarafın değil, diğer tarafın da karşı taleplerinin bildirilmesi ve müzakereye dâhil edilmesi mümkündür. Bu durumda, diğer tarafın karşı talepleri ile ilgili üzerinde anlaşılan ve anlaşılamayan hususların düzenlenecek olan son tutanakta ve düzenlenmesi hâlinde anlaşma belgesinde ifade edilmesi mümkündür; bu durumda, düzenlenecek olan anlaşamama son tutanağı diğer taraf bakımından da dava şartı arabuluculuğu sağlar. Arabulucu; taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması ya da tarafların anlaşması yahut tarafların anlaşamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir (HUAK m. 18A/10). Büro tarafından kendisine verilen iletişim bilgileri itibarıyla araştırma yapmak ve taraflara ulaşmaya çalışmak arabulucunun sorumluluğundadır. Arabulucu bu adreslere tam anlamıyla ulaşmaksızın taraflara ulaşılamadığı gerekçesiyle faaliyeti sonlandırdığında mahkemece bu iletişim adreslerinin doğru olduğu ve bu adreslerden taraflara ulaşılabileceği tespit edilse bile dosya yeniden arabulucuya iade edilmemeli ve mahkemece dava görülmeye devam edilmelidir.

Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır (HUAK m. 18A/11).

Arabulucu tarafları ilk toplantıya her türlü iletişim aracıyla davet ettiğini belgelendirir. Arabulucunun taraflara ulaşmak ve onları ilk toplantıya davet etmek için hangi iletişim araçlarını ve davet yöntemlerini kullandığını detaylı bir şekilde belirtmesi ve belgelendirmesi gerekir. Arabulucunun düzenlediği belgeler geçerli mazeretin değerlendirilmesinde esas alınır (HUAK Yönetmeliği m. 25/9).

Burada, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden birisi olan “dava şartı olarak arabuluculuk” kurumunun işlemesini sağlamak için öngörülen önemli bir müessese düzenlenmektedir. Bu müesseseden amaç, tarafların bir masa etrafında bir araya gelmesi, aralarındaki uyuşmazlığı müzakere etmesi ve her iki taraf için de fayda sağlayan ortak bir anlaşmaya varmaları için gerekli ortamın hazırlanmasıdır. Davet edilen tarafın kendisini haklı görerek ve uyuşmazlık mahkemeye intikal ettiğinde haklı çıkacağını hesap ederek masaya ve görüşmelere gelmekten kaçınması, bu müessesenin işlerliğini azaltacak ve umulan sosyal menfaatin elde edilememesine sebep olacaktır. Arabuluculuk kurumunun geliştiği ülkelerde de kendini haklı görerek müzakere masasına gelmeyen tarafa bazı yaptırımlar getirilerek arabuluculuk kurumu teşvik edilmiş ve desteklenmiştir. Bu kapsamda, geçerli bir mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmelerine katılmayan tarafın son tutanakta belirtildiği ve bu tarafın, davada lehine karar verilmiş olsa bile, yargılama giderinin tamamını ödemeye mahkûm edileceği hükme bağlanmaktadır. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine de hükmedilmeyecektir. Örneğin; arabuluculuk sürecine geçerli bir mazeret göstermeksizin katılmayan karşı taraf, davada haklı çıksa bile, yargılama giderlerinin tamamını ödemek zorunda kalacak ve davayı kazandığı halde vekâlet ücreti alamayacaktır. Belir- tilmelidir ki arabuluculuk faaliyetini sona erdiren ilk sebep taraflara ulaşılamaması olup bu seçenek gerçekleşmişse bu yaptırım uygulanamaz. İkinci sebep taraflara ulaşılması akabinde tarafların masaya gelmeleri, görüşmelerin yapılması ve görüşmeler sonunda anlaşmaya varılması ya da varılamaması halleridir ki bu hallerde de bu yaptırım uygulanamaz. Üçüncü sebep taraflara ulaşıldığı halde tarafların geçerli bir mazeret bildirmeksizin görüşmelere katılmamalarıdır. Söz konusu yaptırım bu sebep gerçekleştiğinde uygulanacaktır. Hangi mazeretin geçerli olduğu ilk etapta arabulucu tarafın-

TİCARİ UYUŞMAZLIKLARDA DAVA ŞARTI ARABULUCULUK dan her somut olayda tespit edilecek, son tutanakta taraflara ulaşılma şekli ile toplantı gününün bildirilişi, toplantının yapılması konusunda mutabık kalındığı, buna ilişkin belgelerle ortaya konulacaktır. Buna rağmen taraflardan herhangi birinin veya ikisinin geçerli bir mazeret göstermeksizin toplantıya katılmaması sebebiyle faaliyetin sona erdirilmesi gerekecektir. Bu uyuşmazlık mahkemeye intikal ettiğinde ilk etapta arabulucu tarafından ortaya konan durum mahkemece denetlenecek ve ileri sürülmüşse mazeretin geçerliliği konusunda nihai karar mahkeme tarafından verilecektir. Arabulucu tarafından geçersiz görülen mazeretin mahkeme tarafından geçerli görülmesi halinde, uyuşmazlık yeniden arabulucuya gönderilmemeli ve mahkeme tarafından sonuçlandırılmalıdır. Ancak bu durumda yaptırım uygulanmamalıdır. Benzer düzenleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 327 nci maddesinde de düzenlenmiştir.

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp