2025-2026 ADLİ YIL KUTLAMASI
2025-2026 ADLİ YIL KUTLAMASI
Bir insan düşünün; 1689 yılında Fransa’da doğmuş olsun. Bu hukukçu, bu düşünür, Kanunların Ruhu (De l’esprit des lois) adlı eseriyle modern hukuk ve siyaset teorisinin temellerini o yıllarda atmış olsun ve ta o yıllarda kuvvetler ayrılığı ilkesini savunsun… Kim mi? Tam adıyla “Charles-Louis de Secondat, baron de La Brède et de Montesquieu.” Kısaca: Montesquieu. Ona karşın bugün, 21. yüzyılda hâlâ onun vizyonuna erişememiş; diploması bile şaibeli kişiler, devlet kadrolarında kendilerine liyakatten uzak, sadakat eksenli yerler bulmuş ve kanunların vaz’ında görev almış olsunlar… Türk Milleti, Türk Devleti adına ne acı değil mi? Vatanını seven, milletini seven ve bu satırları anlayan herkesin burnunun kemikleri sızlamış olsa gerek…
Kendisinin farklı zamanlardaki hukuk fikirlerini derleyip art arda koyduğunuzda ne kadar tutarlı bir tablo ortaya çıktığını görürsünüz. Hadi biraz kulak verelim; ne demiş büyük hukuk üstadı:
“Yasalar, özgürlüğün duvarlarını yıkmak için değil, korumak için vardır.” “Özgürlük, kanunların izin verdiği her şeyi yapma hakkıdır.” Bugün yasalarımızın kişilere, kurumlara özgü çıkarılabilmesi ve esnetilebilmesi, bu evrensel iki yorumu bile daha sert ve daha özelleştirilmiş şekilde yeniden dile getirmenin gerekliliğini ortaya koyuyor. Hatta bir başka sözü ise şöyle: “Bir devlette hem özgürlük hem de adalet yoksa, o devletin hiçbir meşruiyeti kalmaz.” Yani Montesquieu bu ifadelerle yalnızca yasaları değil, yasa koyucuyu ve uygulayıcıları da değerlendirmiş.
Yine en meşhur sözlerinden biri olan “Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma yöneltilmiş bir tehdittir” cümlesi ise, üzerinde durup düşününce; bugün toplumun hâlâ “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” tavrını sürdürmesi, aslında bizleri ne kadar zorlu bir medeni yolculuğun beklediğini ve geçen zamanda mantık ile felsefede ileriye değil, ne kadar geriye gittiğimizi gösteriyor.
Yeni bir adli yıla girerken; sadece mahkeme kapılarında değil, vicdanların derinliklerinde yankılanan bu hakikati yeniden haykırmak, hatırlatmak, unutturmamak ve insanları bu duruma alıştırmamak zorundayız. Bizim aydınlanma ve umuda katkımız, bu dönemde ancak bu kadar olabilir. Zira yeni adli yıl için dileklerimiz her şeyi özetliyor:
Artık öyle bir yargı yılı diliyorum ki;
Sahte diplomalı hâkimlerin, savcıların, avukatların olmadığı,
Koltukların sadakatle değil, liyakatle doldurulduğu,
Siyasetin, mafyanın ve çıkar gruplarının adalet terazisini esir almadığı,
Halkın devletten adalet beklerken, devletin ve adalet bekçilerinin, bazı müddei umumilerin bizzat adaletsizliğin kaynağına dönüşmediği bir yıl diliyorum.
"Çünkü adaletin siyasete, siyasi sadakate ve mafyalara cemaatlere tarikatlere teslim olduğu bir ülkede; Montesquieu’nun 300 yıl önce ifade ettiği “Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma yöneltilmiş bir tehdittir” sözü, bugün ne kadar da anlam buluyor. İşte yapılan haksızlıklara ve hukuksuzluklara sessiz kaldıkça sizden olmayan sizin gibi düşünmeyenleri oh ettikçe, aynı terazi Bir gün gelip sizi tartacağı zaman gelinen durum tüm toplumu tehdit altına alan bir durumdur.
Bu çerçevede, bu duygu ve düşünceleri bizimle paylaşan; görevini hakkıyla, layıkıyla, gerçek diploması ve gerçek liyakatiyle, hukuk sistemini adalete erişmek için kullanabilen, tetikçi olmayan ve gerçekten Türk Milleti adına karar verdiğinin bilinç ve sorumluluğunda olan; cübbesi düğmesiz kalabilmiş tüm hâkim ve savcıların, bütün meslektaşlarımın, tüm yargı makamlarında emeği geçen müdürlerin, kalem personelinin ve diğer emekçilerin, son olarak da adalete susamış, adalet susuzluğundan böbrekleri tehlikeye girmiş Türk Milletinin adli yılını kutluyorum.
Av. Cihat DEMİRBAĞ