İhtiyati Haczi açıklamadan önce Haciz kavramını açıklamak gerekir. Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufudur. İcra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır.
İhtiyati haciz ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun’da (257-268) düzenlenmiş olup, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borcu alacakları ile muayyen yerleşim yeri bulunmayan, mal kaçıran ya da kaçan, hileye başvuran borçluların vadesi gelmemiş para borcundan doğan alacakları temin bakımından alacaklıya talep hakkı tanıyan ve şartların varlığı hâlinde borçlunun yedinde ya da üçüncü kişide bulunan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları üzerine konulan bir nevi güçlendirilmiş tedbirdir.
Aynı Kanunun 264. maddesinde yer alan “Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyatihaciz yaptırmış olan alacaklının; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz zabıt varakasının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecbur” olduğuna ilişkin düzenleme de ihtiyati haciz ile icra takibinin ayrı hukuki düzenlemeler olup, ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğuracağını ortaya koymaktadır.
İhtiyati haciz ise bir para alacağının zamanında ödenmemesi veya mal kaçırma riski olan durumlarda ödemenin önceden garanti altına alınması amacıyla, bir mahkeme kararı ile borçlunun mallarına icra takibi öncesinde, takip kesinleşmeden geçici olarak koyulan bir tedbir kısıtlamasıdır.
İHTİYATİ HACZİN TALEP EDİLECEĞİ MAHKEME ve İSTİNAF YOLU
İhtiyati haciz, bir dilekçeyle borcun niteliğine göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesinden istenir. Alacaklı, alacağı ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında delilleri mahkemeye sunmaya mecburdur (İİK m.258/1).
İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir (İİK m.258/3).
İHTİYATİ HACZİN İHTİYATİ TEDBİRDEN FARKLARI
İhtiyati haciz, ihtiyati tedbir ile sık sık karıştırılmaktadır. İhtiyati tedbir icra konuları dışında da gündeme gelir. Ancak ihtiyati haciz mutlaka icra hukukundan kaynaklı olarak gündeme gelir.
İİK'nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi elinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir.
Bilhassa taşınmazların haczi İİK'nın 79. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen usule göre kaydına işletilmek suretiyle yapılır. Taşınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunludur. Başka bir deyişle, haciz tarihinde takipte taraf olmayan üçüncü kişi adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın, borçlunun borcu için haczedilmesi mümkün değildir. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 07.04.2004 tarihli ve 2004/12-210 E., 2004/208 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
HACZİN YENİLENMESİ
İİK’da haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir hacizdir (Kuru, s. 608). Buna göre aynı taşınmaz üzerine birden fazla haciz konulmasını engelleyen bir yasal düzenleme yoktur.
Taşınmazın üzerinde haciz varken, alacaklının talebi üzerine yeniden haciz konulması, önceki hacizden vazgeçildiği anlamına gelmediği gibi, daha önce konulmuş haczi ve sonuçlarını da ortadan kaldırmaz. Bu talep daha önceki haciz ve işlemlerden feragat anlamına gelmez. Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2008 tarihli ve 2008/19-731 E., 2008/735 K. sayılı kararında da hukukumuzda haczin yenilenmesi kavramının mevcut olmadığı, her haczin konulduğu tarih itibariyle yeni bir haciz niteliğinde olduğu açıklanmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 257.maddesinde;
258.maddesinde;
“İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
“Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.
Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.
Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.
İİK'nun 264/3. maddesi hükmüne göre ihtiyatihaciz alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş ise esas hakkında verilecek hükmün ihtiyatihaciz kararını veren mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur. Alacaklının, hükmün tebliğinden itibaren bir ay içinde takip talebinde bulunmaması halinde, ihtiyatihaciz hükümsüz kalır (m. 264/4).
Haciz tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 106. maddesi hükmüne göre; “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren nihayet bir sene içinde ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir.” İİK'nun 110. maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıpta bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar “ düzenlemesi yer almaktadır.
Yine İİK’nın 129/son maddesinde “… İkinci ihalede, alıcı çıkmazsa veya bu maddede yazılı şartlar gerçekleşmezse satış talebi düşer.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu durumda; ilk haciz tarihi ile satış talebi tarihi arasında geçen süreye, ihalede alıcı çıkmaması halinde, ihalenin düştüğü tarihten şikayetçinin tekrar satış istediği tarihe kadar geçen süre eklenerek, bu sürenin haciz tarihi itibariyle taşınmaz haczi için geçerli olan 2 yıllık süre içerisinde olması halinde haczin düştüğünden bahsedilemez. (Emsal 23. HD. 23.11.2020 tarih ve 2017/116 E., 2020/3728 K. sayılı ilamı)
İİK'nun 294/1.maddesinde; "Mühlet içinde borçlu aleyhine 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyatihaciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez" denilmektedir.
© 2020 Avukat Cihat Demirbağ Hukuk ve Arabuluculuk Ofisi | Design By BTMM