Beyoğlu'nda Yıkılan Tarihi Binaların Mesajı

Beyoğlu'nda Yıkılan Tarihi Binaların Mesajı

İstanbul'un kalbi Beyoğlu'nda çöken tarihi binalar ülkemizdeki tarihi değerlere sahip olamama yeteneğimizi bir kez daha göz önüne serdi.

Tarihi binaların korunmasının temelinde yatan amaç, milli mimarinin envanterinin kayıt altına alınmasıdır. Ama ülkemizde anıtlar kurulunda bile bu milli amacın artık etkisini kaybettiğini üzülerek görüyoruz. Avrupa'yı örnek vermek hiç hoşlanmadığım bir şey olsa da tarihi binaların Avrupa'daki korunma tekniği hiç de ülkemizdeki gibi değil. Ülkemizde öyle yerler var ki yapının malikleri bile yapılarına sahip çıkamamakta kurullarda süreçler beklemekte, yapı yaşatacak her girişim için izin almak ve bazen de beklenmeyen maliyetlere katlanmak zorunda kalıyor.

Sadece işlem yapamama bir dert değil, bir de bu binalara olması gerekenden fazla işlem yapanlar da var. Örneğin Beyoğlu gibi merkezi yerlerde ticari bir hacim söz konusu olduğu için yer kazanmak adına taşıyıcı duvarları bile yıkma cesaretini göstermiş ama dekor aldatmacası ile gizli saklı kalmayı başarmış daha bir çok yıkım bombalarının olduğu bir çok insan tarafından malumdur sanıyorum.

Olayın tam tersi halleri de var. Kadıköy bölgesinde bilhassa doğudan gelen müteahhitlerin sırf bir prestij olsun diye meşhur cadde müteahhitliğine soyunarak, yıkılacak ve yeniden yapılacak bina arayışları da çığrından çıktı. %85'e %15 şeklinde akla zarar kat karşılığı inşaatlar yapılmaya başlandı. Cadde müteahhitliğinin de prestiji kalmadı bir noktada. Konumuza dönersek, bu yaklaşımlar nedeniyle geçmiş 30-40-50 yıllık mimari akımlara ait milli envanter ise aslında hunharca katlediliyor. O döneme ait estetik, mimari, sanatsal dokunuşlar, balkon bahçeleri, balkon demirlerine sabitlenmiş mini bahçeler,yeşil balkonlar yok olmaya ve yerini balkonu bile olamayan dışı cam, komşuluk ilişkilerini katleden yeni dönem mimari yapıları yükselmeye başladı.

Koruma kurullarımız var değil mi? Gerek siyasi selamlar gerekse işinin ana fikrinden kopup emlakçıya dönüşmüş memurlarla milli mimari envantere sahip çıkmak pek de kolay değil. Çıkan yangınlar, sözü geçen müteahhidin gelip yıkıp yeniden yapması daha az işçilik çıkartıyor koruma kurullarına. Sonuçta maaş alıyorlar ya görevlerini yapıyorlar. Binaların yıkılıp, yeniden yapılması belediyelerin de işine geliyor. Sonuçta belediyesin, ömrün belli şehrin kimliğine sahip çıksan ne olur çıkmasan ne olur? Önemli olan gelen müteahhitler memurun yolunu versin, devlete harcını ödesin, kasaya biraz nakit girsin daha iyi...

Beyoğlu, Bakırköy, Kadıköy, Eyüp, Fatih gibi bölge ve ilçelerde sahipsizlikten can çekişen metruk binaları da görmezden gelemeyiz. Bazı dönemlerde savaş tehcir vb. durumlarda kaçan mal sahiplerine ulaşılamaması nedeniyle de bir çok tarihi değer hak etmediği bir kadere terk edilmiş durumda.

Bir öneri olarak şunu söyleyebilirim. Bu sahipsiz yerlere koruma kurulları sahip çıkıp, bunları ihya edebilir. Akabinde ihyaya uygun mahiyette kullanılmak üzere de kiraya verebilirler. Elde edilen kira geliri ile yapılan masraf geri alındıktan sonra bu kiralar, hazineye borç olarak aktarılabilir. Daha sonra olur da bir malik çıkagelirse, borç olarak devlete aktarılan kiralar kendisine mülkiyetiyle birlikte iade olunabilinir.

Heleki çatısı olmayan veya taşıyıcıları tahrib olan tarihi binalar bir an evvel değerlendirmeye alınmalıdır. Bu turistik merkezlerdeki binaların alt katları mağazacılıkta kullanılacak diye akla zarar işlemler yapılıyor. Pencere açmalar, taşıyıcıları inceltmeler bunların başlıcaları. Yine bir örnek olarak Avrupa'da bir çok bina dış yapıları ile de öyle güzel korunmuş ki en büyük dünya markaları bile sadece kapıya tabela koymakla yetinmeyi bilmişler. Mütevazi tarihi bir binaya girdiğinizde bir dünyaca ünlü mağazaya girmiş olabiliyorsunuz.

Ülkemizde anıtlar kurulu, koruma kurulu gibi insana ümit veren branş ve güzel isim üretmekte oldukça mahiriz. Ama bu işler güzel kurumsal isimler koymakla değil, bunların amaca uygun, hızlı, pratik, yol gösterici şekilde çalışmaları ile güzel neticeler verebilir.

Beyoğlu'undaki yıkılan tarihi binalar, artık sahip çıkılmak istediklerini haykırdılar aslında. Hem de kendilerine yakışan bir mütevazilik ve nezaketle yıkılacaklarını gıcırtılarla ile haber vererek... Can kaybına sebep olmadan .... mesajlarını verdiler. duyacak bir kulak olması temennisi ile...

6306 Sayılı Kanun Kapsamında Riskli Yapı Tespit Süreci

6306 Sayılı Kanun Kapsamında Riskli Yapı Tespit Süreci

1. Risk Tespiti Talebi

Evin sahibi veya malik, yapısının riskli olup olmadığını öğrenmek amacıyla Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından lisanslandırılmış bir kuruluşa başvurur.

Gerekli Belgeler: Kimlik belgesi, tapu belgesi, yapı ruhsatı (varsa), yapı projeleri (varsa).

Süre: Talep ve başvuru işlemleri genellikle birkaç gün sürer.

riskli yapı tespiti, kentsel dönüşüm başvurusu, lisanslı kuruluş, riskli yapı belgeleri

2. Riskli Yapı Tespitinin Yapılması

Lisanslı kuruluş, yapının riskli olup olmadığını belirlemek için yerinde inceleme yapar ve gerekli testleri (örneğin, beton dayanıklılığı testi) uygular.

Rapor Hazırlama: İncelemeler ve testler sonucunda riskli yapı tespit raporu hazırlanır.

Süre: Raporun hazırlanması genellikle 2-3 hafta sürer.

beton dayanıklılığı testi, riskli yapı incelemesi, riskli yapı raporu

3. Raporun İlgili Kuruma Sunulması

Hazırlanan riskli yapı tespit raporu, malikler tarafından Kentsel Dönüşüm Başkanlığı veya ilgili belediyeye sunulur.

Onay Süreci: Rapor, Başkanlık veya belediye tarafından incelenir ve onaylanır.

Süre: Onay süreci genellikle 1-2 ay sürer.

riskli yapı raporu sunumu, kentsel dönüşüm onay süreci, belediye onayı

4. Riskli Yapının Tescili ve Bildirimi

Onaylanan rapor, tapu müdürlüğüne gönderilerek taşınmazın tapu kütüğüne "riskli yapı" şerhi işlenir.

Maliklere riskli yapı bildirimi yapılır.

Süre: Tescil ve bildirim işlemleri genellikle 1-2 hafta sürer.

riskli yapı tescili, tapu şerhi, riskli yapı bildirimi

5. İtiraz Süreci

Malikler, riskli yapı tespitine itiraz edebilirler. İtiraz, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'na yapılır.

Komisyon İncelemesi: İtiraz, Başkanlık bünyesindeki itiraz komisyonu tarafından incelenir. Karar komisyon tarafından verilir.

Süre: İtiraz süreci genellikle 1-2 ay sürer.

riskli yapı itiraz, kentsel dönüşüm itiraz süreci, komisyon incelemesi

6. Yıkım Kararı ve Süreci

Riskli yapı tespitinin kesinleşmesinden sonra, maliklere yapının yıkılması gerektiği bildirilir.

Süre: Bildirim sonrası yapı yıkımının 60 gün içinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

riskli yapı yıkım kararı, yıkım süreci, kentsel dönüşüm yıkım bildirimi

7. Tahliye ve Yıkım

Malikler ve kiracılar, yıkım öncesinde yapıyı tahliye eder. Yapı, maliklerin anlaşması doğrultusunda yıkılır.

Süre: Tahliye ve yıkım işlemleri toplamda 2-3 ay sürebilir.

tahliye süreci, riskli yapı yıkımı, kentsel dönüşüm tahliye

8. Yeniden Yapım ve İnşaat Süreci

Yeni yapı projesi hazırlanır ve ilgili belediyeden inşaat ruhsatı alınır. Yeni yapının inşaatı gerçekleştirilir.

Süre: İnşaat süreci projenin büyüklüğüne göre 1-2 yıl sürebilir.

yeniden yapım, inşaat ruhsatı, kentsel dönüşüm inşaat süreci

9. Finansal Destek ve Kredi Kullanımı

Malikler, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'ndan kentsel dönüşüm kredisi talep edebilirler.

Kredi Onayı ve Kullanımı: Kredi başvurusu değerlendirilir ve onaylanırsa kredi kullanımı başlar.

Süre: Kredi süreci genellikle 1-2 ay sürebilir.

kentsel dönüşüm kredisi, finansal destek, kredi başvurusu

10. Yeni Yapının Tapu İşlemleri

Yeni yapı tamamlandığında, tapu müdürlüğünde yeni tapu kayıtları yapılır.

Süre: Tapu işlemleri genellikle birkaç hafta sürer.

yeni yapı tapu işlemleri, tapu kaydı, kentsel dönüşüm tapu