Muris Muvazaası Nedir?

Muris Muvazaası Nedir?

A. TANIMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ

Üçüncü kişilere karşı tarafların görünüş oluşturmak kastıyla aralarındaki yaptıkları, gerçek iradelerine uymayan sözleşmenin kendileri açısından hüküm ve sonuç doğurmayıp başka bir sözleşmenin hüküm ve sonuç doğuracağı şeklinde yapmış oldukları anlaşmaya muvazaa denir. Muris muvazaası, murisin sağlararası tasarruf yoluyla ve mirastan mal kaçırmak amacıyla mirasçılarından biri veya üçüncü kişi ile anlaşarak gerçekleştirdiği muvazaalı işlemin ardına gizlenen bağışlama sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ve tapu kaydının düzeltilmesi için açılan davadır.

B. MURİS MUVAZASININ UNSURLARI

Muris muvazaasından bahsedebilmek için taraflar arasında mirastan mal kaçırmak ve mirasçıları aldatmak kastıyla hareket edilen bir anlaşma, bu anlaşma doğrultusunda yapılan görünürde bir işlem, tarafların gerçek iradelerini yansıtan bir gizli işlem olması gerekir. Tarafların görünürde yaptıkları işlemin ardında gizli bir işlem de bulunması nedeniyle muris muvazaasının nisbi muvazaanın bir türü olduğunu söylemek mümkündür.

Muris muvazaası olarak kabul edilen durumda görünürde işlem tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığı için geçersiz kabul edilirken, gizli işlem olan bağışlama ise şekil şartını sağlamadığı için geçersiz kabul edilmektedir.

Geçersizliğin doğurduğu hüküm ve sonuçlar, sözleşmenin taraflar arasında herhangi bir alacak ve borç doğurmaması, hakimin geçersizliği kendiliğinden gözönünde bulunduracağı, belirli bir sürenin geçmesi veya muvazaa sebebinin ortadan kalkması ya da tarafların muvazaalı işlemi onaylaması, hatta işlemden doğan borçları ifa etmeleri ile dahi muvazaalı işlem geçerlilik kazanmaması ile her zaman ileri sürülebilmesidir.

KARMA BAĞIŞLAMA DURUMUNDA MUVAZAA İDDİASI

Edinilen taşınmazın değerinin çok aşağısında satılması halinde karma bağışlamadan bahsedilir. Burada tarafların iradelerinin taşınmazın gerçek değerinde devredilmeyip bir kısmının bağışlandığı hususunda uyuştuğu ifade edilir. Yani, taşınmaz malikinin ekonomik sıkıntıda olması ve nakit paraya ihtiyacı olması nedeniyle taşınmazını ederinin altında satmak durumunda olması halinde karma bağışlamadan değil geçerli bir ifadan bahsedilir.

Muvazaa ardına gizlenen bağışlama işlemi, dış dünyaya satım işlemi gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Oysa karma bağışlama, cidden istenen bir işlem olup önüne muvazaa perdesi çekilmiş değildir. Dolayısıyla karma bağışlama, geçerli bir işlemdir.

Karma bağışlama şeklinde taşınmaz malların devrine ilişkin düzenlenen resmi senette satın bedelinin gerçek bedelden çok düşük gösterilmesi, karma bağışlamayı şekle aykırılık nedeniyle geçersiz kılmaz. Çünkü karma bağışlama, satım ve bağışlama iradelerinin bir arada olduğu bir sözleşme olup bağışlama dışında kalan satım bedeli resmi senette yer almaktadır. Bunun yanında resmi senette bağışlama sebebinin gösterilmemesi, yine sözleşmeyi şekle aykırı kılmaz. Çünkü TBK m. 19’da yer aldığı üzere, tarafların gerçek ve ortak iradesi esas alındığında tarafların yapmış oldukları karma bağışlamayı, satım sözleşmesi olarak nitelendirmesi sözleşmenin geçerliliğine halel getirmez. Tapuda düşük bedel üzerinden yapılmış bir satım sözleşmesi gerçekleştirildiğinde, bedelin düşük gösterilmesi karma bağışlama şeklinde bir bağışlama iradesinden kaynaklanıyorsa ve tarafların iradeleri tam bir uyum içerisindeyse, ortada bir muvazaa hali yoktur. Çünkü ortada görünürdeki işlem şeklinde bir satım sözleşmesi ve gizli işlem şeklinde bir bağışlama sözleşmesi yoktur. Bu durumda murisin sağlararası tasarrufu ancak şartları var ise tenkise tabi kılınmalıdır. Saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacı güden karma bağışlamalar, ancak tenkise tabi olur. Burada ödenen bedel ile ödenmesi gereken bedel arasındaki farkın yani bağışlama amacı güdülen kısmın tenkisi göz önünde bulundurulmalıdır.

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp